2
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1420
Okunma
ağacım
güneşin ansızın cama vuran ışıklarında
dalları korkuyla titreyen simgeyim zamanda
ses benim
yere düşen gölgeler
zeytinim
ki,
hepsi birer yalnızlık gibi dolanıyorlar etrafımda
odamda sürü sürü çırpınan dalgınlık
uyurken düşünüyorum
devrilen bir akşamı
ay’la yürüdüğüm testilere
kaç tohumlar birikti
mevsimler tarlasını bekleyen yüz sabrımda
ne zaman yeniler beni zaman
ne zaman açılır sessizliğin dili
ruhum yanıbaşında denizlerle solur
düşüp kalkan balıklar gibiyim
bırakma ellerimi
sonra gülüver
kimseye benzemiyorum
yüreğinde
sallanan bir teknede
fısıl fısıl öyküler dinledim ben
onlar da benzemedi bana
çünkü çarpmadı kıyıları
gövdene
nereye gitti elimi uzattığım mavi
nereye gitti aşk
acayip yangınım ve
yağmuru dinliyorum
5.0
100% (7)