33
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
2828
Okunma

susarak ve
serseri ilhamlar eşliğinde
yeni bir şiire tutunarak
beddua dilden adımı düşürdüm
adımda ağrılı ayaklar/
adamlar...
-şimdi ne geceyim ne de gecede hilal
ölen bir kentin bağrında selamsız duran rüzgarım-
her şey uzaktayken
her şey kar’ken
askıda yaşayan bütün anıları
acının duvarından ölüme eğdim
an geldi deli rüzgar kendimi sende yok saydı
gitti başımdan kendi cehennemine
karagözlü günahlarım
ki,
baksam arkama bela çiçeğim
bakmasam hiçbir şeyim
söyleyin cin gölgelerde dövüşen düş’lere
cinnetsiz hüzünüm gecenin kapılarında
sadece tüy gibi
sadece sis gibi
geçerim geçmişin karanlığından
umut kalk
gün bitince uyanık uykulardan gidelim
içimdeki soluk soluğa aşkı onarsın sahibim aşk
bir kolumda çocukluğum
bir kolumda akşamlığım
uyandırmadan o büyük yalnızlığı kaçalım
ve gecenin adını silerek yasak sevişmelerden
kaçalım yağmurdan
gizlenircesine suskun
saatlere...
bu sabah
hiç kullanılmamış asmin’lerle gireceğim
beyaz bir yolculuğa
hiç keşfedilmemiş yüzler çizeceğim kaldırımlara
bahar sancılı şarkılarda
bilmesin dünü ve günü
bilmesin fotoğraflarımı
çığlıklar bende kilitli kalsın
nasılsa hibir şeyim
vaadlerin ellerinden toprağa düştüm
sonra
susarak ve
yeni bir şiire dirilerek
adımı hatırladım
adım sahralarda dolaşan mavi
5.0
100% (22)