1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
71
Okunma
Yine hüznün arka bahçesindeyim,
Gitme, diyor Fahri Kayahan,
“Alacam seni, gitme Sema!...”
Akif geliyor gözlerimin önüne,
Gâvur gibi durmadan bira içen Akif!
“Can kırıkları mı, yoksa cam kırıkları mı acıtır insan canını?” diye sorardı, sarhoş olduğunda.
Ben de, “Benim adım bilmez abesi, ben bilmem,” diye cevap verirdim.
Çok zoruna giderdi bu sözüm.
“İşinize geldiğinde bilisiniz,
İşinize gelmediğinde kendinizi bilmezliğe vurursunuz olum…
Allah şeytanı boşuna yaratmış,
Siz vardınız, yeter,” derdi rahmetlik…
Bunu duyan ben, “Sen şeytanı altı ay borca halledersin abe,
Asıl seni yaratmayacaktı,” deyip üzerine giderdim, daha çok kızdırmak için.
“Sizin yatacak yeriniz varsa ben kör olayım,” der, çeker dururdu.
Ben de az değildim hani,
Hemen lafımı yapıştırırdım, kapak gibi:
“Bi fazlası benden hediye olsun, bana sövene,” derdim.
İyice afallanırdı bunu duyunca.
Önce “on fazlası,”
Ardından da “yüz fazlası,” derdi.
“Ne dersen de boştur abe,
Bi fazlası demişim ben.
Bin yüz de desen, bin yüz biri sana yol köprü olarak geri döner,” deyince daha çok kızardı.
O kızardı, ben de “Zıkkımlan da gidelim, hadi işim var,” diyemezdim korkumdan.
Kaşlarını çatar, gözlerini bir tevür ederdi.
Nur içinde yatsın,
Adam gibi adamdı Akif!
Benden üç yaş büyüktü,
Ama hayat onu öyle bir etmişti ki, sanki yüz yaşındaydı mübarek!
Bugün başka bir dostum onun için aradı beni.
Ay ışığında kaldığını söyledi çocuklarının.
“Hayırdır abe?”
“Oğlu işini kaybetmiş,
Çağa çoluk sersefil, evinde zırnık yok.
Elif Bacı üzgündü hacı,
Akşama bi uğra da sevindir garibimi,” dedi.
Bunu duyunca belim yedi yerden kırıldı.
“Tamam abe,” deyip kapadık telefonları.
Bir cıgara yakıp daldım o günlere.
Sakalından çocuk kokusu gelirdi rahmetlinin.
Cebinde bir kuruş olsa, ortaya kor, herkesle bölüşürdü.
Bir gün olsun gözü kimsenin cebinde kalmadı,
Hep o vermeye çalışırdı, ne yapsak!
Onuruyla, gururuyla ve de şerefiyle yaşayıp,
Adam gibi öldüğü gün, ardında bıraktıklarının bir gün demiri toz edeceği gelmezdi aklıma.
Yazık…
Babası öldükten sonra onun sermayesini kör edenlere,
Binlerce kez yazıklar olsun.
Evlat dediğin, babası gibi yaşamalı dostlar.
Baba adamsa, evlat da adam gibi yaşayacak ki olsun.
Baba yaramazsa, evlat ona uymayacak, kendi şerefiyle yaşamaya bakacak.
“Bundan sana ne?”
Benim için bir çınardı o!
Onu bir kenara bırak, Yunan’ın bile işini kaybetmesine dayanamam ben.
Allah’ım herkesi var eylesin.
Ne gelirse yoksulluktan gelir canlar.
Öyle edin ki düşmeyesiniz,
Hele de bu zamanda!
Babanız olsa bile size bir kulp takar,
Düşmenize keyif cıgarası yakar.
Bunun için diyor ve bunun için kızıyorum,
Elindeki tezgâhı bir hiç uğruna dağıtıp,
Ele güne muhtaç hâle gelenlere.
Dert çok, ama vakit geç oldu.
Gözümden uyku dökülüyor.
Bu yüzden burada kesiyor,
“Mal canın yongasıdır gençler,
Onun kıymetini bilmeyen, canında bilmez,” diyor,
Saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
5.0
100% (2)