0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
87
Okunma
Merhaba hancı, ben geldim.
Çağır Çatalkaya dilberini, misafirim olsun.
Yalnız gitmez bu meret,
Bir büyük aç, masayı donat.
Kavun ver, biraz da fıstık!
Mümkünse bir beyaz kâğıt, bir de kalem alayım.
Şiir yazacağım Güllü’ye…
Derler ki çok güzelmiş,
Dillere destan, türkülere konu olan Güllü.
Görenler onu konuşur,
Görmeyenler merak edermiş.
Sen gördün mü?
Ne bilirsin onun hakkında?
Calkazanmış!
Evinin avlusunda kadife çiçekleri, gecesefaları
Neşeli mi neşeli,
Samimi mi samimi,
Eğlenmeyi ve eğlendirmeyi seven bir kadınmış.
Doğru mudur?
Layık mıdır ben ağlıyam, el güle dediğini
Bir dostumdan duydum,
Bir de Hafız Nuri ile şiir yaktıklarını:
“Meteristen ineydim, güllüm gile gideydim…”
Devamını sen getir demeyeceğim usta,
Sen keyfine bak.
Demini bul, dilbere türküler oku.
Şiiri ben yazarım, Ahmet Arif gibi sevgiliye deyip başladı kerata.
Zaman gece yarısını çoktan geçti,
Gece bocikleri vızır vızır dönüyor etrafta.
Harput geliyor aklıma, bir de tedirgin hallerim.
Abdehil Mahallesi’nde beyaz bir ev:
Küçük ama şirin mi şirin,
İki odası, bir de mutfağı var.
Kapısının önünde üzüm asması,
Sarı sıcak yaz gecelerinin serinliğiydi o.
Muhbirlerinin sonu dünden belli iken,
Düşlerim tutsak, yüreğim sürgün,
Ben vurgun ve tedirginim, diyordu Güllü…
Buna hitaben Hafız Nuri de,
“Düşman eli değmeyecek bu güle,
Gider gelir ben gülümü dererim…”diyordu.
Deyince şair, ben sustum, o konuştu.
Sevdiğim bütün şiirleri istiyorum senden.
Güllü Hanım’dan sonra sırada Beyaz olsun usta,
Diyerek keyfime baktım.
Saygı ve sevgilerimle.
5.0
100% (2)