1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
77
Okunma
Ölmek ne güzel şey Anne,
Güneş batmak üzereyken bir akşamüstü Elazığ’da...
Dışarıda kar, benim içimde yağmur yağarken
Halı ahvalımı sorma felek
Sebebi sensin acılarımın
Suçu başkalarında arama deyip varmak sonsuzluğa.
Ölmek güzel şey Anne,
Eğer ki gelmeler topraktan ise demek ki gitmeler aynı yere olacaktır diyerek Elazığ’da...
Dilde akşamdan başladı sel gibi yağmur
Yağmurun sesine anam uyanır.
Üstüme kapanır kana boyanır türküsü varken
Yaylalara veda ederek kanayan yüreğini göstermekten kaçındığın dostlara eyvallah deyip kurtulmak demek, yalandan, dolandan, riyadan ve de başkalarının acılarıyla mutlu olacağına inanan haysiyetsiz, onursuz ve ciğeri beş para etmez deyyuslardan kurtulmak demek Anne,
Ölüm kurtulmak demek...
Dertten, kederden ve bir de uğruna her gün öldüğün ama senin olmadığı için senin için ölmeyen
Düşlerinden eksik etmediğin, ben seni yasaklarda sevdim diye türkü çığırdığın kahve tadında kahve gözlü kızın hayalinden kurtulmak demek Anne.
Ölmek ne güzel şey Anne!
Yaşamak kadar güzel olmasa da
Yok olmak güzel şey Anne!
Unutmak ve de unutulmak için
Toprağa kavuşturup yorgun bedenini son vapur gibi ayrılarak limandan gitmek, yaşananları ardında bırakarak daha fazla bükülmeden bel, ebediyat-a göçmek güzel şey Anne!
Haydi gel...
Gel de, Eller günahkâr, diller günahkâr, dünya günahkâr iken tertemiz doğurduğun gibi tertemiz de öldür beni Anne!
Saygı ve sevgilerimle.
5.0
100% (3)