0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
495
Okunma

Duman rengi bir gece,
Müzik sesi geliyor kulağıma.
Boğar havlıyor kapının önünde.
Aşağı sokaktan genç bir kız yürüyor,
Hasan Dayı bakarken camdan…
Kızın adımları telaşlı, ama başı dimdik.
Dolağı boynunda, Ellerinde poşetler.
Sanki eve geç kalmış.
Sokak lambası titriyor, gölgeler oynuyor duvarda
Kediler miyavlarken çöp tenekelerinin başında.
Kömür kokusu yayılıyor etrafa;
Bacalar tütüyor, ayaz kesiyor ciğerler.
Bir adam öksürüyor karşı evin balkonunda,
Sigarasının dumanını üflerken geceye…
Genç kız köşeyi dönüyor, ayak sesleri kayboluyor.
Ama müzik durmuyor, bir saz ağlıyor şimdi.
Hasan Dayı perdeyi aralıyor biraz daha;
Camda buğu, elinde izmarit, dalıp gitmiş.
Elleri titriyor; yaşlılık mı, yoksa içindeki sızı mı belli değil.
Ama yüzü anlatıyor her şeyi.
“Bir zamanlar bu sokaklar cıvıl cıvıldı,” diyor içinden,
“Çocuklar top peşinde koşarken, anaları kapı önünde sohbet ederlerdi.”
Şimdi ne çocuk var, ne o eski sesler;
Sadece rüzgâr uğulduyor.
Uzaktan bir motor sesi yaklaşıyor,
Farlar kesiyor geceyi, dumanı yararak.
Hasan Dayı’nın gözleri buğulanıyor, camdaki yansımasına bakıyor.
“Gençlik gitti, ömür bitti,” diye geçiriyor içinden.
Eskiden komşu kapıları açık, sofralar ortaktı;
Şimdi herkes kendi derdinde, duvarlar yüksek.
Duman rengi geceye sığmayan bir özlemle…
Saygı ve sevgilerimle.
5.0
100% (1)