0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
75
Okunma
Veysi Dayı
Sarık, sakal ve cübbe ile gelen servet, güneş doğunca eriyen kara benzer,” dedi.
“Peki, ‘Taraf olmayan bertaraf olur’ sözü için ne dersin?” diye sordum.
Güldü, mübarek adam Veysi Dayı.
Güldü ve aynen şöyle dedi:
“Ayakların baş, başların ayak zannedildiği bir zamandayız yeğenim.’’
Gün gelecek, haykırarak okuyacak türküsünü anteni kırık radyodan,
Taraf olmadığı için bertaraf edilenler.
Söyle onlara üzülmesinler…
Ne İsa, ne Musa, ne Davutlar gördü bu halk.
Hiçbirinden yılmadı, hiçbirinden korkmadı.
Gecekondularda ömür tüketip, kirli döşeklerde yatıp,
Kirli yorganları üzerimize çektiğimiz doğrudur.
Paramız pulumuz yoktur gözde olanlar kadar.
Ama şunu bil ki; paranın esiri olan tırriklerin sermayesi kadar,
Bizde dut ufağı vardır.”
Derdi ki bu konuda rahmetli babam:
‘’Osuruk beleş olmuş çağa, çoluğun karnına dolmuş.
Bu yüzden de ne oturup kalkmasını bilen var,
Ne de ne konuşması gerektiğini bilen cemaat içinde.”
“Sen sen ol, bunların yanında olma.
Şerefini bunlara kurban etme.
Bil ki; onur, yaşamdan üstündür evladım.
Bırak yitiren yitirsin dünya malı için özünü.
Ömer Ağa’nın oğlu düşkündür demesinler yeter bize,” dedi.
Bunu duyunca oturduğum yerden ayağa kalktım,
Elini öperek, sen mübarek adamsın be dayı, dedim.
Çoktandır gelmiyorsun yanıma.
İnan ki özlemiştim seni ve taşı gediğine soktuğun o güzelim sözlerini.
O da beni öpüp,
Takip ediyorum seni yeğen.
Allah senden razı olsun.
Babanın izinde gidiyorsun,
Kimseye de bu konuda vermiyorsun taviz.
Niye vereyim Veysi Dayı?
Kaç Zaza Halıt kaldı ki bu dünyada,
Yeri geldiğinde malı cana verip,
Ana avrad söven?
Değer mi?
Eşek olduğu aşikârken kendini yarış atı zanneden,
Darası düşüldükten sonra ağırlığı kalmayan devenin önünde giden zillere,
Dünya malı için boyun eğmek?
Söyle bana, değer mi?
Bunu duyunca o naif gülümsemesiyle yine güldü.
Güldü ve dedi ki:
Hatırlarsan, katırların servet olduğu yılları anlatmıştım sana.
İsa Dayı’yı gördün sen,
Mahmut Kalan Dayı’yı da!”
Günlerden bir gün oturmuş sohbet ediyoruz.
İsa Dayı, Mahmut Dayı’ya dedi ki:
Heybet’in oğlunu gördüm bugün.
Yavuklusunu bırakmış, yalakası olduğu adamın peşine düşmüştü.
Haberim var mı? Çok iyi yerlere gelmiş diyorlar.
Bunu duyan Mahmut Emmi dedi ki:
“Altın leğenin, kan kusana faydası yoktur İsa!’’
Mezarlıklara bakarsan görürsün,
Ağayla hizmetkâr aynı yerde, aynı şartlarda yatıyor.”
Sonra ayağa kalktı ve dedi ki:
“Bir zamanlar çamurdan yapılmış bu evlerde altın kalpli insanlar yaşardı.
Şimdi ise altın kaplı evlerde çamurlaşmış insanlar yaşıyor.”
Deyip çekip gitmişti rahmetli…
Ben de gidiyorum.
Yeter, seninle bu kadar sohbet, diyerek Veysi Dayı da çekip gitti.
Saygı ve sevgilerimle,
Her sözleri altın olan güzel insanlar…