5
Yorum
37
Beğeni
5,0
Puan
493
Okunma
Gecenin gergefine işledim aşkın Şebnemini.
Tenhalara dökülen karanlık
Rüzgârın soluğunu doğurdu.
Sır derlenmiş odalar hurma esanslı,
Bahçe yolu nazarına doğru uzanan.
Sırma sessizliğiyle süzülürken zaman,
Kandil gözlü susuşlar konar kapıma.
Mahzen karasında vakitsiz sevda,
Rahilin uğrunda genişleyen alnımda.
Yüzümde soğuk yemiş dudaklar,
Ardından uçan düşünceler,
Göç eden kanatlar.
Basamağın sarp soluğuna yaslanırken,
Aynı nehre ürken bir meradan el çekiyorum.
Taze bir ceylan düşer keselerinden,
Aralığın gelişini gözlerime deviren zerreler.
Şafak nazının vakit saydığı rüyalarda,
Âmâ bir şekilim.
Yok oluyor tebessümüm,
salkımın alaca saati.
Devran şahlanıyor, yaşamımı çalarken.
Sahrada aylaklık gecelerim.
Camın ardında hüzün büyüyor,
Kül gibi tükeniyorum.
Gark olduğum sahilde,
Yıkılmış küçelere perçemler tutuşturdum,
Hüsranımı kuşanırken,
Son bakışını sakladım,
Rüzgâr bile bilmesin.
Akşamın bahir pervazlarında,
Bir tayr ahengine düşen rüyalar topluyorum.
Gamzemin gülüşünde ayın rahlesi,
Zatıma beliren şuleleri içime çekiyorum.
Sebra yolların pus uğrağında
Ayaklarım sürüklenişte.
Yol karardı avucumda,
Olsun.
Kıyılara vuran sellerde bekliyorum.
Dönüşü olmayan yolun eşiğindeyim.
Bir manzara geçsin içimin deryasından,
Hüznüm hafiflesin.
Her uyanış yeni bir kopuştur,
Gözlerimde yanık bir yıldız.
5.0
100% (14)