yarım asır önceydi uzandığım yer
elin yanağımın üstündeki yaşam çemberine
iyilik zamirleriyle çiftleşen
sahte mutluluklar bırakmıştı
reformcu ve evcimen
böyle karma bir parodi
bir dizi zorunlulukla
mecburiyet caddesinden geçen


baktım uzaylı kibarzadeyle
konuşuyorum radyoda
"seni sükûtu hayale uğrattım" diyor
duygumun önüne geçen öfkem
rapunzel’in saçlarında virtüözken
teveccühünüz efendim deyiverdim
darülfünunlu kızlar gibi
müteşekkirim çokça size yürekten


...

hey gidi hey!
fazilet abidesi fazilet hanım
bittabi inkisarlarımız müşterek
ve muhtelif acılarımız
bu kesif...bu kof...bu töz
evin kahrını çeken duvarlara
bu arz-ı endam
hepsi derimin altında teberru
geçelim en iyisi bu monodramı


...

selamünaleyküm daimones!
mesele acıysa çekeriz evelallah
çok şükür! uğurlu bir günüm yok
herkes gibi taşıyorum üstümde
çürümüş eti humusa dönüşmeden
cam fanusun içinde parafrenik sendromlar
çetrefilli kulisler
ince ayva tüyler
etoburlar...otoburlar
yedek parçası körelmiş beyinler
hepsi biraraya gelince ahlakî klostrofobi mübãrek!



...

yarım asırdır bu toplu azarlama kulaklarımda
ortalama insan aklının doğuştan gelen
ve mirasla babadan oğula-kıza geçen
savunma mekanizması biraz da hödüklüğü
bu seferlik mazur görün
omurgalı omurgasız ve de hayasız
geldik gidiyoruz bok çukuruna
ağızda eriyen çukulatalı tortu gibi
bazen basit bir ütopyacı
bazen ilkel bir popülist
bazen militarist
bazen feminist
kısmen de terorist
büyük çapta operasyon hakim
kafamın içindeki ibadet evine
bu vasıfsız...bu katı...bu sofu vicdan
ve bu içselleştirilmiş vaaz
sulak ve muğlak yerde
sadece sembolik figüran


...

baktım duvarsın sen
baktım silikon vadisindeki toksik maskulinli
hüdayinabitvari şeylere
gübre deposu anlayışla yarı doğaçlama
cenaze söylevi yapıyor aklım
hırs ve öfkenin
sevginin önüne barikat kurduğu yerde
vücudumu geleneksel namus kalıplarına sığdırsaydım
resmî olarak belki
part time yaşardım ben de bayım...





m.g