8
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
1877
Okunma

Be hey külli köz rengi sual değme yüreğimden dilime ki
Gökleri devirmesin aynalar suretime….
Dilimin rahlesine seyirtirken sözcükler
Yüz sürerek âmine
Dualara tutunuyorum
Kaçarcasına özüme sadık cevaplardan…
Baktığım her yerden uzaklaşıyorum bir parça
Ve bir parça bencilim annemin eteklerine sarılan çocuğa (yüreğime çektiğim derin ahlarla)
İçimde ışıyan batığa sarılarak uyuyor
Uyanıyorum babamın gamzelerine mühürlenen felç gülümsemeyle
Uyanmamış yollar bakıyorken adımlarıma
Gözlerimden içiyorum mesafeleri
Bir nihavent katre katre damlatıyor kederini göğsüme
Islanıyorum dar vakitlere ömür veren yalnızlığın erdemli sessizliğinde….
Uzağı gösterip aynada ki aksime diyorum
(Aklımın eşiğinden başkalarının hayallerini geçirmeye çalıştığım anları anımsayarak)
“bilincin yoksul kefeninde herkes kendi ateşini sever içtenliğiyle”
Bu yüzden
Yüreğinin keşfinden mahzun kalır gülüşünün pembesi
Sesini dinlemekten yorgun
Kaşlarının eğrisinde geleceğinin ketum ağrılarını görür insan….
Nem tutan bakışlarımdan yönsüz düşedursun ayrılıklar
Aynaya bir uğultu şeklinde yavan bakıyorum
Üç noktaya teslim ederek son cümlemi
Teninde biriken boncukları siliyorum geçmişin
Seherin buğulu soluğuyla matlaşan yaprakların gücenikliğini alıp ellerime
“Herkesin akşamı vardır elbet” diyorum
Derin ve siyah
Ve “herkesi bekleyen bir ezan”
Küf kokan lekelerini siler herkes sararan anılarla
Bulanıklık içindeyken aczi/yetisi…
Ellerimi geçmişe koymaktan cayıp
Kabulleniyorum yüreğimde büyüyen ayrık otu kederleri
Geleceğe kararan gümüşler misali b/akıyorum
“İyilikten uzak nasılsa bütün uykular” deyip
İçimde ki ah dağına tırmanıyorum yalın ayak
Ve taşlıyorum ab-ı hayat müjdecilerini
Ruhumda ki melekle savaşarak….
Dilimde küle merhem siyah şarkılar
İntizar muştusu
Ölü nehir misali sesiz sedasız olsa da fikrim
Paslanmış suskularla dinmiyor içimin uğultusu
Ki… Sesi ardında tahammüllerin…
Söyleyiniz
Katıksız bir keder birikmişken kirpiğe koyabilir mi insan son noktayı kararının cürmüne?
Ve de bilir misiniz ki?
Kendi boşluğuna yaslanmışken gövde yalnızlığıyla konuşmayı dener içtenliğiyle…
içimde kesik bir soğuk
aynada ki uğultu kadar...