Güzel, harika bir kitap diyerek klişelere girmeden sevdiğim bir şiirini paylaşıyorum bir fikir bırakması adına:
K u r d e l e
kızım ince ve hafif sesini gezdiriyor içeriye boşalan ay ışığında baba diyor öp beni öp beni sesimde bir ağrı var ipin üstünde cambaz bembeyaz çoğaltıyor annemin yüzündeki geceyi çocukların gülüşlerine öykünen yaz baba, neden her şey sağlam ve böylesine görkemli kızım saatin en ucunda saçlarında mavi bir akış baba diyor, bir melek miyim ben avuçlarımda uyuyor tombul dolunay eteğimde sarı yıldızlar baba, bir kelebek miyim ben ışık mıyım, neden ağrıyan bir kalbim var saksılar çiçeği boğacak biliyorum kara kediler emiyor parmak uçlarımdan sütçü neden çalıyor kapımızı evde ben yoksam baba, neden her şey tuhaf ve böylesine sağlam kızım elinde gümüş bir çay dudaklarında bakırsı tebessüm baba diyor, saçlarıma düşen kar annemi neden üşütüyor çocuklar ölse ne yapar sokaklar dökülse elimdeki gümüş çay biliyorum yağmur işte böyle yağar trenler geçiyor düş tünellerimden senin göğünde parçalanan nar gibi trenler koşuyorum çıkmak üzreyim işte çocukluğumdan baba, neden her şey dışımızda ve hızlı bu kadar kızım açmış toprağın bütün kapılarını kayıp kurdelesini arıyor prensesin baba diyor, çek üzerimden çek ve arala geceyi bu kadar karanlığa dayanamam ben orman bütün ağaçlarını öpüyor tek tek prensesin kurdelesi bulunmuş besbelli açmış gördüm kalbimdeki son çiçek baba, neden her şey güzel ve böylesine görkemli kızım bütün ruhunu yumuşak tenine bağışlıyor ayın geceyi yıkanmış güneşe seriyor çocuklar uçup dağılıyor ruhuma üflenen nefes baba diyor ölsem acı çekmem ay ışığına gömer beni melekler baba, neden her şey içli ve böylesine sevecen
Türk edebiyatında ilk psikolojik roman Eylül... Eserde kahramanın bizatihi kendisidir Mehmet Rauf... Sevgili ise Tevfik Fikret'in eşidir. Bir yangın sonucunda ölümle noktalanır büyük aşk... Hazindir eser...
K u r d e l e
kızım ince ve hafif sesini
gezdiriyor
içeriye boşalan ay ışığında
baba diyor öp beni
öp beni sesimde bir ağrı var
ipin üstünde cambaz bembeyaz
çoğaltıyor annemin yüzündeki geceyi
çocukların gülüşlerine öykünen yaz
baba, neden her şey sağlam ve böylesine görkemli
kızım saatin en ucunda
saçlarında mavi bir akış
baba diyor, bir melek miyim ben
avuçlarımda uyuyor tombul dolunay
eteğimde sarı yıldızlar
baba, bir kelebek miyim ben
ışık mıyım, neden ağrıyan bir kalbim var
saksılar çiçeği boğacak biliyorum
kara kediler emiyor parmak uçlarımdan
sütçü neden çalıyor kapımızı evde ben yoksam
baba, neden her şey tuhaf ve böylesine sağlam
kızım elinde gümüş bir çay
dudaklarında bakırsı tebessüm
baba diyor, saçlarıma düşen kar
annemi neden üşütüyor
çocuklar ölse ne yapar sokaklar
dökülse elimdeki gümüş çay
biliyorum yağmur işte böyle yağar
trenler geçiyor düş tünellerimden
senin göğünde parçalanan nar gibi trenler
koşuyorum çıkmak üzreyim işte çocukluğumdan
baba, neden her şey dışımızda ve hızlı bu kadar
kızım açmış toprağın bütün kapılarını
kayıp kurdelesini arıyor prensesin
baba diyor, çek üzerimden
çek ve arala geceyi
bu kadar karanlığa dayanamam ben
orman bütün ağaçlarını öpüyor tek tek
prensesin kurdelesi bulunmuş besbelli
açmış gördüm kalbimdeki son çiçek
baba, neden her şey güzel ve böylesine görkemli
kızım bütün ruhunu
yumuşak tenine bağışlıyor ayın
geceyi yıkanmış güneşe seriyor çocuklar
uçup dağılıyor ruhuma üflenen nefes
baba diyor ölsem acı çekmem
ay ışığına gömer beni melekler
baba, neden her şey içli ve böylesine sevecen
syf:200