gözlerimi tavana dikiyorum sen geliyorsun muhayyile
cennetime
gözlerimi kapatıyorum, gözlerimi açıyorum yine sen…
suyun akışında sen
batan
güneşin kızıllığında sen
kayan
yıldızın tüm parlaklığında sen
bir müziğin nakaratında
demir atışında bir geminin
dağların doruklarında
yüreğime atılan en güzel imzasın sen…
içimin nehirlerini avaz avaz çağlatanım
tüm çılgınlığım, en deli tarafım, ufuk çizgim
doru taylar gibi ruhumu rüzgâra göç ettirenim
süzülmek gibi bir paraşütten yer yüzüne
ya da asılı kalmak nefes nefese gök kubbede
viran çıkmaz sokağımın kilitliydi tüm kapıları
her gelen ya boş döndü kapımdan
ya kapımın önünden geçip gittiler bir bir
şimdiyse kabıma sığamıyorum
oysa
siyah beyaz resimlerde sanırdım
aşkı
mahzenimde beklediğim
aşk-ı şahanem
aşk kapımı bir sen açtın, tek sen girdin içeri
aşk hanemize kilitledin ikimizi
sevgilim...
sen
sevgilim, bir tek sen, yine sen, hep sen,
aşk-ı şa’hanem…
baharda
yeşillenen tabiat gibi
renk renk açan
çiçekler gibi
gözüme inen bir perde
perdeye yansıyan en güzel siluet
dalıyor gözlerim gözlerine
dalıyor, dalıyorum rüyaya
dalıyorum sen, uyanıyorum sen
yine sen…
aşksın sen
aşk-ı şa’hanem…
...