6
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1830
Okunma
Yürüyorum,
Geride adımlarımın g/izini bırakıyorum bulutlara
Üşüdüğümü bilerek cenk sağanağında…
Kabuk tutsa da kırmızıdır her masal biliyorum
Kendimi yansıttığım her satırda unuttuğum sevinçleri mayınlıyorum
Vazgeçilmezlerim içimdeki camları parçalıyorlar kahkahalarıyla
Düşlerim paramparça ellerinde hayatın…
Kaç ey sabrım
‘En derin acı geceyle başlar’ derdi vatansız şairler
Sen ey içimdeki alev gözlü çocukluğum
Söyle bana söylenmeyen ne varsa
Yurdumun sokaklarını tarayayım çığlıklarınla…
Düşündükçe üşüyorum
Uçurtmalar yurtsuz kalıyor pencerelerinde şairlerin
Çelişiyor yansımaları kaybedilişimin
Buğulu düşler beliriyor gözlerimde
Kapılar gıcırdıyor beynimde
İçten içe renkleri daralıyor gözlerimin kuytularında…
Uzak şehirlerde ruhunu kaybeden kadınlara ağıt yakarken acizliğimin nasırlı şivesi
Rüzgâr kendine mekânlar buluyordu kırık dalların çıplak budaklarında
Sahipsiz bir kedi gibi kapına dolanıyordu sessizliğim
Ağlama sesleri alevlenirken içimde
Oysa
Güneşi giyindiriyoruz göğsümüzdeki yamalarla
Ve ateşiyle dağlıyoruz nefesimizi
Konuş benimle hayat
Tutun ellerine sanrılarımın üç beç dakika…
Kelebekler alazlanırken kanatlarından
Okuduğum masallar gibi inanıyordum
“bir şeyi ancak içinde olan bilir” hükmünün gerçekliğine
Depremlenen can yerimden ayaklanıyorum
Cebimde yüreğimin külleri ellerim is içinde
Bir de denizi kirlettiler martıların ölüleriyle
Kızkulesi hicret ediyor düşlerimin yanık şehirlerine
Paçalarında lahika özlemleriyle…
Vicdanıma bağışlıyorum
Çöpçülerle gözgöze geldiğim sabahları
Laedri çağıldıyor gözlerimde umutsuzluklarının sıcak ekmek buharı
Caydığım merhametimi bırakıyorum enselerine
Üşüyorum nedensiz
Bir başka savruluyor nefesim ömrümün bu kısa türküsünde
Sonbahar yapraklarını koparıyor dallarından ağaçların
Hazana tutsak seherlerin yamacında…
Nefesini tüketme hayat
Beyhude dolanırken şahikalarda
Ağla benim gidişime
Billahi hüzün akıyor ebedi arsızlıkla dudaklarından
Gamzelerinde âsi aşkların kırıntıları demlenirken
Kirlenmiş bir kimlik var aksinde
Söyle hayat
Kasvetin tesbihini mi çekiyor vurgunluğun?
Yoksa rus ruleti mi oynuyor divane suskunluğun?
Susturamıyorum dilimin dul kalmış cümlelerini
Çisil cisil yağıyor eteklerime düşlerimin üveyik ezgileri
Ve durmadan bağırıyor gözlerimin hüznü
/Şiirlerimin nasırlarından mıhlayın yüreğime
Söylediğim şarkılarla yargılayın beni
Yalnız mührümü bırakın alnımda kara kalem dizlerimin
Gözyaşımda bir çift kurşun ağrısı
Ciğerimde katledilmiş nefesimin adresi
Çıplak ayaklarım
Başımı göğe yaslarken
Güz gözlerinde kayıp göğümün maviliği
Sorular cevapsız ve aralık/sız kapılar
Nehirler yatağını şaşırmış işgal edilmiş şehirlerde
Silgi kâr etmiyor sözlerin izi kalıyor kaldırımlarında sayfanın
Feth et artık doğduğum şehrin mağaralarını
Güvercinler uçur dağlarında memleketimin
Konuş benimle hayat
Neden ellerim sıcakken ruhum üşüyor? /
Karanlık kuyularda biriktiriyorum yine de
Sek sek oyunlarımı
Nasıl bir suskunluktur duldasız bir beldede ıslık çalmak
Bilse karanlık ormanlar utanırdı uğultusundan
N’olur
Dili çözüldüğünde kelimelerin
Kalk uyandır beni hayat
Uyandır zihnimi çok sustum avaz avaz
Uyandır tam zamanıdır…
Uzanıyorum ellerine yine de
Doğuruyorum çığlıklarımdan son baharı
Düşlerimde ki çocuk üşümesin diye geceleri
Lori beşiğinde ölüme saklanmış o sıcak uykuları…
Biraz zehir tadındasın hayat
Sözümü bal/dıran kesiyorsun
Damardan içildikçe ihtilal susuyorsun
Devrim geçiriyor ruhumun realist ağrıları
Kusuruma bakma sen
İmlâsızım biliyorum
Biraz münzevi sayıklamam
Haibim biraz
Biraz da gaibim kendi sedamda
Ne var ki
Kendi içimizde
Müttefik oluyoruz seninle doğururken şiirleri
En nihayet galip oluyor kederim sevinçlerime
Pes ediyorum düşlerimdeki yaşamak nidâlarına
Sus diyorum sonra
Paslı çocuklğumu boğuyor
Ecelinin elleri…
Şimdi bir şiir daha yazıyorum ikimize
İnandırmak için yalanlarımın sahiciliğini
Bir acı nükte daha kef’le giyecek kefenini
Varsın bulutların içini kazısın yağmur damlaların
Alsın zerremi bu beldeden
Nasılsa yürekte yafta hüzünlü yürüyüşün
Sen yinede durma hayat
Durma sabrımı hançerle
Az evvel boğuldum son kozlarında …