8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1000
Okunma
"Mırın mırıne va bırina çıye?"
Gözbebeklerimin göbek bağı figanım acılı bir tebessümle uyanıyor dudaklarımda...
Güneş takılırken ağıdımın omuzlarına
Göğsümün yorgunluğu soluğuma ilişir
Ah düşerken ömrüme ölüm
Açlığını bastıramıyorum daye hasretlerimin…
Kırık bir avlunun duldasına saklanmış uykusuzluğum
Terim tenime sığınır zılgıtlarımca
Kirpiğim ıslanınca bakışım esmer salınıyor
Topyekûn sızlanıyor feryatlar toprağın sinesine…
Koştum,
Koştukça caddeler yuttum
Sokaklara yağmur durdum
Dağlarımın öyküsü tüttükçe
Bir ölümün böğründe durmadan kendime kustum
Kendime kasırga durdum
Bir türkünün ağzında tütün sustum
Kan kurudum infazına düşümün
Kabuksuz yaralar coştum
Zamana ağıtlar yordum…
Yüzümde kanlı karanlık hülya
Ağlaşıyoruz duldasında öksüzlüğün
Kedere türküler yakıyoruz
Yorgun ve sevdalı hüzün yürek kınında
Bıçak kesiği ezgiler kıvamınca…
Saçlarımda ak güller
Saçlarımda yağmur
Saçlarımda yitik yıllar, yangınlar
Ter içinde susuyorum
Soluğuma tutundukça sabahlar…
Güle ağlaya esnedikçe yüreğim bozgun yemiş hülyalarıma
Düğümleniyorum ürkek kuşların çığlıklarıyla
Kül anılar tenime sığınıyor
C/anımdan c/anlar koptukça…
Ah yüreğimin örsü dudağımın belası
Ah göç yollarımın tuzsuz ağıdı
Ah göğsümü yırtan ölüm
Ah leblerimde yükselen dengbej çığlığım
Artık her vakit gece gibiyim
Ah yüreğimin y/oku
Hüznümün çoğu
Ah ah uyandın mı uykundan
Bil ki özgürsün gerekçemde
Ah ünlemim uçurum dibim
Bilmez misin uyandıkça uykundan uyuyamam kederinden…