24
Yorum
50
Beğeni
0,0
Puan
1227
Okunma
"kimi gün öylesine yalnızdım
derdimi annemin fotoğrafına anlattım
annem
ki beyaz bir kadındır
ölüsünü şiirle yıkadım"
♧Didem Madak♧
...
Anne yarısı canım Zêrdoş’um! Işıklar içinde uyu, yattığın yer seni incitmesin...ölene kadar artık bizimlesin.
bıraktığın gibiyiz
diyebilseydim sana keşke
kırık dökük ve de paramparça
geride kalan ölümlü sağlar
seninle toprağa girdi canhıraş
yarı yatalak biraz da yarım yamalak
bir karayel tozu dumana katıp
koparıp götürürken seni
dar oldu bu dünya başımıza
eli elime, kalbi kalbime
gözü gözüme değmemiş
Allah’ınızla da aram açık
inanmıyorum artık hiçbir şeye
kıyısına oturup seyrine daldım acıların
duvarın arkasında çınlayan apansız bir uğultu
kırkımdan sonra alamadan elime
babamın kırık sazını
kopardı kıyametini yüreğimin lime lime
ve bir pazarmış
ah yine p’azarmış be Zêrde!
dâra asmış sesini hain rüzgâr
sustum
acımı terbiye ettim susarak
ağzını aradım sana söylenmemiş lafların
köpekbalıkları kapışırken araya girip laklak ettim
ipten aldım sudan yeni çıkmış bir balığı
kökünü yeni toprağa vermiş bir ağıdın
kırkı bile henüz dolmadan
hüzünlerini sağaltıp okşadım başını
ah! n’aptımsa döndüremedim seni Zêrde
dar-ı bekânın o eli kolu paspas kapısından
üstü açık bir mezar gibi
duruyorsun karşımda dipdiri
yüzünü bilen görenler de
kulaktan dolma kırpa kırpa
anlatıyorlar gözü açık giden hayallerini
ağzınız ne güzel laf yapıyor ey cemaatimüslimin!
geri de getirmiyor bize güzel Zêrde’mizi
ne üçüncü gün
hârda kavurduğunuz helva
ne yedinci gün
hayrına verdiğiniz yemek
ne de başına geleceklerden habersiz
sevapları ölüye bağışlanmak üzere
gözlerini tülbentle bağladığınız
kurbanlık mukaddes iki koç
sustum...
sessiz harflerin kitabını yazdırdılar
şu acılı günümde bana
pulbiberle tıka basa doldurdu ağzımı
canım annem
elini korkak alıştırmadan
gözümün yaşına bakmadan
diyaframda gırtlağıma takılan şu hıçkırığa
anlatamazdı başka türlü
Zêrde’nin Hakk’a yürüdüğünü
karnında bıçak
yastığının altında ayna
ayağında yünlü çorapların
fotoğraflarda gülen yüzün
çile tarlası değil dersin çiçek açmış iki gözün
ah! nasıl da mutlusun orda
inanamıyorum hãlã öldüğüne Zêrde’min!
ki seni ne kadar sevdiğimi bile söylemedim
illaki ölmen mi gerekiyordu şimdi
cenazeni şiirle kaldırmam için
aylardan nisan, günlerden pazar
karalar b’ağlarken dünyam
elimizi dilimizi bağlayıp gidecek
ne vardı söylesene Zêrde
yüzüne nur inmiş diyor annem
göğün karnı delinip bereketi boşalmış yağmurla
boynu bükük siyah karanfillerin üstüne
karanlığa mum yakan bir iki teselli daha
uzağımdaki toplu ağıtların küllerini
yüzüme savurup şuramda kavrulan
çığlık çığlığa sesler
ah cano kurban!
sen şimdi kara toprağın altında mısın
üşürsün şimdi korkarsın karanlıktan
ki bizim Zerde’miz pirüpak bir kadındır
ey erenler!
ey hakkını helâl eden müminler
bilin ki ölüsünü de az önce
eceliyle pazarlık eden bir şiirle yıkadım
...ki kalbim
benim için
herhangi biridir
bundan böyle...
p.s: bu acılı günlerimde beni yalnız bırakmayıp, taziye ve başsağlığı dilekleriyle varlığını hissettiren vefalı ve değerli tüm dostlarıma çok teşekkür ediyorum.
m♧g