27
Yorum
76
Beğeni
5,0
Puan
2298
Okunma

ne zaman bir şiir koysam
kalbimin oyuğuna
hep gözlerin gelir aklıma
bir çilingir sofrası kurulur
uzakların yakınlığına
başımı döndüren çokluğunla
aynı bardaktan su içeriz yokluğunda…
yazamamışlığın çıldırmış öfkesi
debelenirken içimin mahremiyetinde
kalem kırılır sancısı sonraya kalır
hırçınlaşırken gözlerim
nedensizce
sözümden
gönlümden düştüğün gece
ağırlığı kalbimde gezinen
bir taş oturdu göğüme
ve sağnak sağnak
yağar üzerime
bu kanamalar bundan…
memleket ağrısı demişti ninem
isli bir lambayı silerken
daha yaşım
ipini atlıyordu dünyanın
daha aklım
tahterevallinin göğe uzanan ucunda
oturmuş bir kenara
şeker sayıyordu parmaklarım
gerçi ben hiç şeker sevmezdim
yasaklar koymuştu babam
eğer bilseydi
yasaklara sayıp söveceğimi
milyonlarca şeker yuttururdu reklamlardan…
ah zavallı babam…
ne zaman bir şiire sokulsam
medet umsam
idiller gazeli gelip oturur karşıma
Haydar Ergülen saatin tiktaklarında
tozunu siler zamanın
hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan… der
gazel bundan
keder bundan…der
hüzünde bundan…
sonra
gurbet kuşları tutar
saçlarımın yorgunluğundan
ve ben bir şiire okunurum
yalnızlığın son duraklarından
trenler
kuşlar geçer
o sıra aramızdan…
ve sen yine
bana dokunmadan
geçmişsindir İstanbul semalarından
ülkeler değiştirmek
kurtarmaz seni bu savaştan
haklıda çıkarmaz
aklını alır aynalar
memleket ağrısı tutar bizi
aşk çoğaltır ikimizi
söylemişti
isli lambanın ışığındaki bilge kadın…
ve ne zaman bir şiire dokunsam
ilmek ilmek sökülsem
öpemediğim ellerin
sarılamadığım kokun
kalbinden aşk umar
elbet bir gün seninde pişmanlığın olur
ve dönersin ülkene...
(( elçin ))
5.0
100% (36)