Parçalanmış kelimelerinden
Kanatarak gamzelerini
Topla yokluğumu
Ve çıkartarak çokluğumu
Gizler inşa et
Ellerinin göğe uzanan uçlarından




Üşüyorum sevgili
Giderken yakalandım bu rüzgara
Göğsümde yalnızlığın parmak izleri
Usumun dergahında saklanmış nilüfer
Kanayan düş çiçekleri
Tan vakitlerinde
Büyüdükçe
Islak ezan sesleri



Azat ettim aklımın iplerini
Bir delinin hükümsüzlüğünden
Tut
Yakala
Meriç’in azgın sularında kurumuş
Annemin sessizliğini
Ağıtların tenhalarında / küs
Avaz avaz yakılan
Karaağaç türküsü
Dönmezsen geri
Bil/ki
Göçmen kuşlar taşıyacak ölü bedenimi




Ve şimşekler çakıyor
Virane kentlerin göksüz yüzünde
Çıldırmış kelimeler haznesi
Peşimden koşuyor yağmur
İllegal sevişler ertesi
Ruhumun girdaplarında dem tutan
Yalnızlığın ordusu
Sahipsiz ellerimin korkusu
Saçlarımda birikmiş sus kokusu




Çürümüş vefa
Haksızsın sevgili
Tıpkı Kasım gibi ürkeksin
Dallarımdan geçerken okyanuslar / sevdiğimsin
Gölgeme hücum eden isyanınla/ benimsin
H a k s ı z s ı n sevgili



Ve...
Tırnaklarını geçirmişken gece devriyesi
Boğazımda tütüyor İstanbul’un puslu geçmişi
Asılırken nefesime
Merhametinin yoksul gözleri


Düşüyorum yıldızlarından
Ne idüğü belirsiz zamanlara
Sarıp sarmalarken gövdemi
Reva gördüğün gecede
Arabesk bir şarkı söyler kız kulesi
Suretim karanlığın kervanlarında
Kırık sesler elçisi
Yaşlanırken dudaklarım
Adım geçti az önce
Gözlerinden deniz geçen şehirlerden
Yaslanırken dağlara
İnler inzivada unuttuğum nefretim
Dökülür dillerim
Sessizim




Aklımı yatırdım avuç içlerime
Savaş sonrası ganimet
Hücrelerimde daralan mavi
Mantığın galibiyeti
Sendeki genişleyen yara
Geçmişler ola…




Yine yağmur ıslağında
İşgaller sessizliğinde
Rastgele dokundum
Rotasız
Bir şairin seyir defterine