18
Yorum
49
Beğeni
5,0
Puan
4340
Okunma

bilirim
sessizliğin kenarına kıvrılmış
yalnızlığı ezber ediyorsun
odaların karanlık
düşlerin yağmurlu
ve çaresizlik yıkamış
yanaklarının mavi yıllarını
bilirim…
inceden inceye ayrılık yağıyor
şimdilerde üzerimize
üşüdüm
sensiz bu şehirde...
inan okumak sevdası benimkisi
gözlerinden alıp kalbine dokunmak
ve beklemek rüzgarın getirdiği sesleri
kokunla haşır neşir olup
özlemek seni
harflerin cennetinde
bağlamak gözlerini gözlerime
kirpiklerimde rengarenk eylül yağmurları
su birikintisi
parmaklarımı yıkayan zaman
bilirim
zamanından önce okunmayacak hiçbir harf...
uykunun namlusuna ölümü sürmek
ölüp ölüp dirilmek misali
fesleğen kokulu sabahlarda
cam kenarı Leyla
küçücük avuçlarına sıkıştırılmış
kocaman bir not
“özledim geldim
eylülden önce “
bir bahar ülkesinde
kış ayazı benimkisi
dağların ardından doğan güneşin resmini çizmek…
bak !
dağıldı kelimelerimin ışıltıları
söndü ruhumun ateşleri
pencereye çarpıp kırıldı rüzgar
mavi kanatlı kelebekler
döktüler birer birer
yıldız tozlarını
gecenin resitaline kıvrılmış
gün kırıkları
havalandılar yerden
daha erken
bitirmek için bu şiiri
sevmek için seni vakit varken
kırıkları toplamak benimkisi
gün yüzünden…
seviyorum seni
sesine hüzün kaçmış
gözlerine yüzüm bulaşmış sevgili
sesin sesime düştü
yıllar önce bu gece
hatrına topladım kelimeleri
ortalığa saçılmış defterlerden...
olmadı bak
yenildik yine kağıda kaleme
yaslandık şiirlere
epeyce gürültülü bir gece
sokul dedi içime
dokun
gör ve yan
yandık
hüznün derinliğinde…
ve sonra
ayrılığı gölge ettik
dağların ardından
usul usul doğan güneşimize
o gün bu gündür
masallar anlatıyorum
geniş zamanlı
gelecekten umutlu sancılarıma
geleceksin değil mi ?
eylülden önce şubattan sonra …
5.0
100% (44)