2
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
693
Okunma
Düşünce söz gecenin mum direklerine
Bir yaprak daha sardı sonbahar mısra yarasına...
Ruh çukuru sır ağaçlarının ölümü soluduğu yerde
Aşkla dokunduğum şehrin her köşesi han ken
içime güneşi öğreten efkar ağlağı dem
En güzel şarkının buğday ateşli notasıyla
Dudaklarımda neden üşüyorsunuz
Çimenler diyorum daha mı bi yeşil
Parlak sular daha mı telaş dönüyor
Ateş ve balığın koynunda.
Uykusuzluğu çarpıyorum dağınıklığıma
ince uzun çığlık
Papatya açacak sanki
Ellerim beklemenin kılıcıyla ışığı kanarken
Kulağımdaki karanlık sesleri ölüp
Yarışıyorum kendimle
Uyuduğunuz manzarada duymayın gürültüleri
Bozmayın huzurun çiçeğini
Suların renginde
Kaçıp kaçıp çölleştiğim gözlerim dinlenirken yıldızlarda
Kendimden kendimi çalıyorum
Karşındakinin gördüğüdür yaşadığın
Gerisini sayma
Dalgalandıkça kırmızı ton
Martı kanatlarından yaşım akar
Hem Issızlığı içen avuçlarımda ter kokusu
Uzadıkça parmakuçlarına
Akmadı mı nefesim öyle harlı
Göğsüne...
Güneşe değen yeşil
Kulaç atarken mavisinde
Tepelerden deniz yürüyor mor boşluğa
Yüzü belirsiz zamanlar yağdıkça üstüme
Çıplak ayaklarımda aşkın en güzeli
Şu boşa geçen saatlerin sis perdesi
Bana bakıyor
Ay kırgınlığı vurunca gecenin siyahına
içim yanarcasına..
ilişik yaşamak dile gelmişliğin aitliğini
Mesela gökkuşağını.
Kaygılı sancıların şavkında yalnızlık
Boşaldıkça başıma
Aşkı yüzüme yaz
5.0
100% (12)