3
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1676
Okunma
sevgilim! uzak dostum
ne kadar yakınız ölüme
bir bardak suyun yarısı yatağının kenarında
iki zeytinli gözlerin
ve geriye kalan her şey
ne kadar uzağız mutlu olmaya.
sen dağlardan kopmuş begonya!
adın kulağımda ince bir türkü
şarkı söylerken sesin inceliyor
odanın duvarlarında bir düzine fotoğraf
bunların hepsi
kalbim acıyor.
çıkıp gitmeler, gelip gitmeler
her anı ölümün çukurunda yazılmış şiirlere gebe
uzaklar sensin
uzaklar senin.
soğuk gülüşünle girdin geceme
odayı doldurdun
saat daha erken, gitme!
balmumundan kalbim
olasılıksız geri dönüşler
ve benim evsizliğimle yeşeren papatyalar
koşulsuzsun! sevdasın!
başında bir buket papatya
öylece yanıyor kalbim
kamalar batıyor gövdeme
dilindeki son yudum su
yaşamak dersinde orucumu bozmaz
günışığı değdiğinde yanaklarındaki benekler
gövdeme batan kamalara denk
bambaşka cam kenarında tekrarlıyorum adını
hissettim!
gökyüzünden üç bulut ısmarladık kendimize
çekirdekli simit ve biraz peynir
inanılmazlıkla örtüşen
küçük boyalarla büyük portreler
çiziyorum
çiziyorsun
çiziyoruz
mutluluk!
ne kadar yakınsa
geç kalıyoruz sevmeye.
5.0
100% (4)