1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
656
Okunma
başkalaşmış bir tehlikenin göbeğine doğdum,
günlerden cumartesi ve hiç bitmeyen baş ağrısı
yaşamayı kendime ödev edindim
iyice beni sıkan
göğsüme bir mızrak batıran
o his
acı.
tanrım! bir kayboluş buldum
sıkı sıkıya sarıldım
ve göğsüm,
beni sıkan bu mudur?
tedavülden kalkmış salt yaşamak!
ağzımın ve yanaklarımın çeperinde bir pranga
yan masaya bulaşan küfür kıyamet
her yerde bir oluşum kavgası
dinim bana bunu emreder
kaderimin dolandığı atlı karıncalar
kaybet! kaybettikçe buluyor insan benliğini
alev alev yanıyor şehir
büstüm yanık saç kokuyor
yıllardır cebimde sakladığım o bitmek
artık sadece havaya karışmış koku
unuttum bir akşam yemek yemeyi
ne değişti? kanım donuk
kuşlar artık uçmaz
bir masa, bir sandalye ve sessizlik,
özler beni.
pembe kravatlı bandolar bozar
özlediğim o sessizliği
kınından çıkmayı unutan kör bıçak
tek ayağı kırık tabure
saçının yarısını boyamış bir at
esen rüzgar ile bulaşan hastalık
pembe kravatlı bando! çal kaybedişlerimi
hırslı mücadelelere kurban gitti içimdeki son insan
öldürdüm hepsini belimde kör kurşun
kaybet! kaybettikçe buluyor insan benliğini
özür dilerim gömdüklerim!
düşmanlarım!
sevdiklerim!
metropolde kaybolmuş insanlar,
özür dilerim! ben de ölüyorum
bu kapanış, tiyatronun son sahnesi,
hayat sinemamın reklamları
kitabımın hiç okunmayan son sayfası,
ve rakamların bitişi
dokuz kere denediğim yaşamak
kaybettim! ölü bir ben kaldı geriye
5.0
100% (3)