1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2355
Okunma
I.
Kaybetmeye yoruyorum güz güneşini
Ellerinde bir ordu dolusu yaşamak
Uzun bir yolculukta tanışamıyoruz bile
Güneş gözlerimi kamaştırıyor artık.
Yanaklarım hissiz turuncu
Beni iyi bilirsiniz aslında
Ben kaybetmenin direkt işcisi
O yalnızlıkları teker teker toplayıp sırtılıyorum
Orada burada çembersel gidişler
Bu dağları aramıza kim koydu sevgilim
Sen gülmüş oluyorsun ve beni
Uzun bir koridora doğuruyor annem
Sabah güneşin yorgun oklarıyla yıkansın günahlar
Annem seni çok severdi.
Alışayazmak,
Hislerim kör bıçaklara yaraşıyor
Geyik sıçraması, ters ışıkta kalan gözlerin
Bir zerafeti tanımlar gibi gülüşlerin
Ölmekten alıkoyuyor bütün kuşları
II.
Şehri yönetmeye birkaç imsak vakti
Adını sayıklayışlar buruluyor
Ak boynuzlu kuzey soğukları
Bir yalnızlıktan geldim
Düşünün!
Gözleri turunculaşan akşamüstü kadınları
Çayırların sade topraklarını
Mavi Ay’dan korkan
Parçalı bulutlu hüzünler
Düşünün şehrin otoyolunda açmış çiçek
Sokak insanlarının mutluluğunu
Bir yalnızlığa daha gidiyorum
Ayçiçeği görmeyiversin gözlerim
Hemen bir ağaca sarılmak doğururum
III.
Güzel akşamlı kadınlar
İki kiraz düşürür ellerinden
Ritüeldir, ayindir onlara
Mavi bir saatin aynı anda turuncu bir saate dönüşmesi
Pek çok mutlulukları özetliyordu
Oysa melodim
İki ses öteden sol ve fa
Kirazları dallandırmak gibidir yaşamak.
İşaret kadınları!
Bir ölümü çizin bulutlara inanırım
Elem arz ediyor gülüşleriniz
Siz anlatın ben dinlerim
Bir kıraathane masasında
Veyahut otoyol kenarında
Kulaklarım duymasa da dinlerim
Sen gülmüş oluyorsun ve beni
Uzun bir koridora doğuruyor annem
Gri ölümlerle başa çıkmak arzusu
Yaşamaktan alıkoyuyor bütün kuşları
5.0
100% (5)