7
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2356
Okunma

Dedem,
"-vahıt" der
köstekli saatine bakar bir taraftan
"-fakıt gelip geli(r)"
her öğle, her ikindi
kışları sobada ısınan
ıbrıkdaki canı-kaçık sudan
leğende apdestini alırdı,
ayakları mesli
omuzda bekletip sunulan
kimbilir kimin düğün okusu peşkirle
ellerini yüzünü kurular,
dualar eşliğinde
ezanın bitmesini beklerdi
bağa giderdi,
baharda yazda,
öğle sıcağında eve gelirdi
o kıraç kumlu bayırda
zümrüt yeşili,
ne fidanlar yetiştirdi.
cansuyu vermek
kumluktaki fidanlara
hemen her ikindi
en asli görevimdi
ıbrık ya da testi.
eşekteki heybeye
şiril-şiril akardı mübarek Günsüz Çeşme
ne boyum, ne gücüm yeterdi,
dolu kabı heybeye koyamazdım
ama daha çok dev gibi
sürü köpeklerinden
korkardım.
sağ olsun çobanlar yardım ederlerdi..
Dedem bağdaysa,
kolaydı heybeyi indirmek
ilk işi bir fidanın dibine abdestini alırdı
Kıblesinde duvar, taş, ağaç,
olmadı yere ziplenmiş değnek,
sakin-sakin namazını kılardı
alnında secdenin toprağı,
sağa-sola selam verip;
yüzünü sıvaşlardı
“kabil eyle Ya Rabbi..”.
gün geldi
dedem bağın altındaki kumlu karpuz tarlasına
"-takadım yetmeyo çapasına"
diye, kış önünde badem dikti.
baharında bir kese daha
bademle “-Kumluğa” dedi
çücüklerini, kırıp, telef edecekti
"-ne çücüğü len"
…
“-bu sene gış, gış gibi olmadı" dedi
..
“-ne demiş atalarımız
“gar yılı,
..
var yılı”
gar yağmadı bu sene
ileşberin vay haline..
…”
"- bu sene gış, gış gibi olmadı
gış dedin mi, don dutacak,
toprak payamın gabığını sıkacak
don salarkana barabar;
tav; payamın içine işleyecek,
ciğesini şişirecek
ciğe kabığını çıtlatacak
daaaa!
senin payamlar öyle süyecek
yaa İbrem efendi..."
anlattı yol boyunca,
anlamadığım tafsilatları
tarlaya vardığımızda;
kasıtlı bir kahırla emenleri kazdı
sanırsın arzın merkezine ulaşacaktı
“cücüklenmiş bademleri” hesaba katmadan
merhametsizce kazma vurdu
…
bir yandan;…
bir yandan da;
derin solukla bölünen kelimelerle
boğuk boğuk konuştu
"-bu senee gış;
………. gış gibi olmadı,
ya(ğ)mır-gar suyu gabığa işleyip bille
ciğe şişecek, gabık ıslanıp don dutacak,
gün vurunca barabar çatla(ya)cak
ki süğsün, değil mi..
bak hinci hu var ya hu,
hu nokda mıktar payam ucu,
kendini ya(ğ)mırdan, yaşdan goruyan,
gollayan
dırnak galınnığındaki gabığı
sonura da
i(n)sanın daşınan, çekicinen zor gırdığı
hu zemzert gabığı
vahtı sahatı gelince,
nassı şak ediyoru daa
içinden süğüyo
işdee Dünnenin hali budur.
illem Guduretten “ol” denilecek
dee!!!!!!!
öyle…
yaaa”
itina ile kırılmış payam içini uzatıp
“-hunu at ağzına bakalım..
bu da senin nasibinimiş kii
de mi..
gırıldı”
“-aç bakalım..
senin “besmelesiz ”aşdığın çukurları,
goduğun-goduk gibi duruyodur,
payamları hinci görürsün.
……
nassıı dediğim gibi mi?" ..
…
o sene kışın,
kış gibi olmadığını
bademlerin don tutup
çatlayamadığını
toprağa gömdüğümüz haliyle kaldığını
“bir tane bile çatlayan, fisirdeyen ”
çücükleyen, süğen olmadığını gördük
küçük çekiçle özenle çıtlatıp bademleri,
açtığımız emene yeniden gömdük
geleceğin bademlerini..
Resim için; Sn Musa Şen’e teşekkürler..
mevzubahis Payamlık sağ ortadaki tepecik, artık otuz yaşında badem ağaçları
5.0
100% (7)