4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2885
Okunma

anlatmaya devamla;
“-Harun-u İreşid hazretleri
za(ğı)r adamlarıynan.. gezmeye çıkmış
“tebdil-i gıyafet”dir tabi..
deyelim ki çekmiş sifilleri..
bakmış garşıda pir-i fani adamın biri
toprağı eşeler,
zeytin ağacı dikerimiş…
Harun-u İreşid hazretleri;
“-dede” demiş
“senin yaşın varmış “var(a)cağı yere ”
diktiğin ağaşlar ne zaman etişecek dee
zeytin verecek,
sen toplayıp da ye(ye)cen
ne uğraşıyon boş veer” demiş…
e(h)tiyar da “-bak ho ağaşları dedem dikmiş
zeytinnerini yemek bana nasip oldu
bu dikdiklerim de etişecek
etişen o zeytinneri dee
belki torunnarıma gısmet olu(r).. olmasa bile
zeytini nasip olan kimise,
kölgesinde dineenen, bi “Allah ırazı osun” deyivise
böyyük bi bi dö(v)led
..
peygamberimiz efendimiz deyoru ku
“ağaş dik..
bi ğüncücük de olsa ömrün galdıysa
ağaş dik..”
..
“-insanın kendinden sonuraya bırakacağı
en gözel meres ağaşdır” deyo(ru)..
bu laf bek hoşuna gedince de
Harun-u İreşit haziretleri
adamlarına işaret ediyo(ru)..
e(h)tiyara bi kese altın
e(h)tiyar; “-bak gördün mü
dedem dikdiği ağaşların zeytinini
belki hiş görememiş emmee
ben böğün, taha diker(i)kene gördüm”…
bi kese altın taha!
e(h)tiyar bu sefte de
“-üsdelik iki defa”
deyinşe, barabar
..
Harun-u İreşit haziretleri
“-tamam e(h)tiyar
tamam” deyoru
“-annaşıldı senin gafan,
benim hazineden zengin…
bireş da(h)a gonuşursan
beni ifloz etdirece(ksi)n
ver elini öpeyin dede
eh! hadi bana müsaade et de!
varayın.. ben de
hemen böğünden tezi yok
torunnarım uçu
ağaş dikeyin
dedem dikmiş ben yedim
ben de dikeyin
de…
torunnar nasiplensinner
bana hayır dova etsinner”
…..
“-onun uçu; ben dikeyin
siz ye(yi)n
siz de bana dova edin
siz de dikin
torunnarınız yesin
onnar da size dova etsin
yövmül gıyamete gadak
memleket ağacınan şenlensin.
dededen ağaş olursa toruna,
torundan dedeye dova
evlat dalımış
torun balımış
işdeee hekaye bu ağa!””
hinciiii sen gene bi “münafıklık” edecen
“Harun-u İreşit haziretleri nerede yaşadı” decen
ben bilmen,
yaşadığı yerde zeytin etişiyo muydu
kelp olayın onu da.. bilmen.
emme hunu biliyorun kuu
çok möhüm bu ağaş me(v)zusu….
annadan zeytin etişen yerde annadınca
“zeytin” demişdir
annatdığı yerde zeytinden başga bişi(y) etişmeyosa
ne desin,
nassı annatsın adam
söz temsili üzümü bilmeyen adamca(ğı)za
üzüm dese olmaz de(ğil) mi
işdecik onun gibi
payam etişen yerde annatsa payam derdi
o başga.. tabi…
işin aslı.. olsa olsa bu; furmadır
emme sen de; “payam” de!. boba
hekayeden meram
ağacı annadmağısa,
annadılmışdır
gerisi sen ağğa ben paşşa
…
furmanın da bi hekayesi var biliyon mu
uymuş uymamış bil de
“çalıp yediğin hurmalar
vahtı gelir dırmalar”
aynı ciğenin gabığını çatlatması ğibi
her şeyin bi zamanı var..
bi de
herkeş becerir çalmayı,
sen çalış-çabala boba
haval(e) et Allaha
dik-sula,
alın teri dök, gazan da
halalından ye almayı
furmadan datlıdır valla
...
Resim: yağan yağmurda koşarak gittiğim resim sergisinde bir yerde durdum, "hikayesi, söylediği olan sadece bu köşe" dedim, ilki henüz doğmamış bir bebeğin isyanı idi, sonraki dehlizlerden çıkmaya çalışan bir çocuk.. yanımdaki arkadaşa bu hususu sodum "sizce ne demek istenmiş.. yanımda biten küçük bir kız, net "sizce?" dedi.. ressam Kader Öztürkmen.. ben bu resmi yayınlayacağım dedim.. işte üçüncü resim.. onu ileride duyacağınız alkışlayacağınız kesin.. Allah nazardan saklasın.. alkışlar saygılar..
Hoca Sn Celal Günaydın ve Ramazan Efe’ye de teşekkürler..
5.0
100% (4)