Silmek Seni Gök Yüzümden
Mürekkebi kurumadan kalemin -ki ne zaman hayalin düşse, imkânsızdır bu dediğim; Yaşı kurumadan gözlerin, Başlıksız bir şiirin tam yerine düşünce son sözlerin, Yağmurların ıslağında yıkanır gözlerine nazır martılar; Milyon dolarlık yalıları yalar temaşasında hüzne düşkün Dalgalar; Tutamam; tutunamam Düşerim köprülerden; beton etkisi sen’li ayrılıklar; Demir soğuğunda ellerim vapurları kucaklar Sen son seferinde örtü gibi serilirken üzerime Döşeksiz kalır senin için yatılan uykular; Uyumam; uyuyamam Yastıklarım batar hayallerimin okyanusuna, Yosunlar kaydırır ömrümün tabanını aşk’a Ve ben bir kez daha doğar sanırım Ölüp kalırken aşk’ta; Kalmam; kalamam Yama tutmaz inandığım tüm bu dikişler Patlak verir aşk sandığımın beslendiği dehlizden… Güneş batarken sensiz tenime, Acıyor canım; acıyorum kendime; Tek çarem; şafağında saklıyorum Saçlarını; kuytusunda akşamını Kara gözlerinin… Salına salına geçerken şiirin orta yerinden İnancımın duvarına değdirerek avuç ayalarını, Yıkıyorsun; Enkaz altında şimdi sevenlerin papatyası, Gömülüyor sensizliğin toprağına; Üç yapraklı yonca dört olamayacak diye değil Bir asi kır papatyasını çok gören bu aşk’a; Altı harf, bir “elveda” Yıldızların şahitliğinde, gecenin ayak sesinde Sensizliğin sessizliğinde Yalın ayak coğrafyasını değiştirdi aşk, Arkasında tek bir iz bir dahi bırakmadan... Değişmedim, değişemem Silemem seni gök/yüzümden, Gök/yüzümü senden silmek varken…
|
kutluyorum...
saygı ve sevgiler yüreğinize...