5
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
8591
Okunma

Gülmek; -benim bildiğim kadarıyla -
Dudakların raksı - biraz alaturka az birazcık modern alaşımı- ,
Dişlerin gündüzü- kursakta kalanlara umut ışığı- ,
Taze nefes - baharları taşıyan Aralık ayına,
Sanırsın ki kemiklerine işliyor Haziran sıcağı
Gözlerinin dibine kurulu sahra sarısı kumsalında…
Yanıyor tabanı ayağımın- aldırış etmiyorum gerçi
Gerekirse son nefesimi vereyim kabuklaşmış dudağının uç/uğunda
Uç/uyorum katranımın karasından bir gülistan kırmızısına!
Bir insana bu kadar mı yakışırdı- gülmek-
Ağlarken yetim kuytularında...
Akabinde bir çukura düşüyorum- çukur içinde çukur, kısırdöngü alanında-
Derken bir ip sarkıyor dudaklarının köprüsünden
Bal mumu kokusu sinmiş çatlaklarına,
Kamışlar büyütmüşsün yanaklarının sulaklarında,
Pelikanların ayak izleriyle müsemma,
Balıklar istiflenmiş – hep rast/gelmişsin, takılmış oltalarına kırık yelkenliler- ;
Acemisiyim gülünce gamzelerinin – ne olur bir yol yordam göster- !
Ben ki, kalkerlenmiş kadıncıl duyguların
Varoş sakini, bir şey soracağım sana
Sen hep böyle mi gülersin
Böyle adam gibi, adamcasına?
5.0
100% (8)