1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
913
Okunma

Ne gölgeler geçti göz bebeklerimizden de
Biz yine şaşırmadık istikametini aşkın...
Nafile aşka dair yazılmış tüm şiirler ve
Şairler de yanar gediklerinde
Badireli bir aşkın el’vedasız
Son seferinde
İsteyerek ya da istemeden…
Aşkın buğusunda yoğunlaşırken sevgililer
Yan komşu, buharlaşıyordu yalnızlığın
Kesik nefesinden…
Muştular dökülesice bir aşk kırıntısını mumla ararken,
Bir kez daha devrediyordu düşleri
Büyük ikramiyeye doğru çığ olmuş
Giderken...
Geriye kara kaşları altındaki yeşil ırmaklarında
Asılı tek bir damla kaldı; yer çekimine inat
İnancın bayrağını bünyesinde sallarken...
Ben sarıldım aşk’a,
Aşk küçüldü git gide ellerimde,
Ben büyürken içinde;
Sinsice…
Kışlara teslim eder yapraklarını sonbahar
Sarı rengi farklı anlamlar timsal ederken;
Nargilesi çoktur kömür yüklü vagonların
Nane limon buğusunda ekşimtırak bir şifa
Aşk; buz gibi yalnızlığın tam ortasından
Göğüs kafesini ısıtıp,
Gözlerdeki nem oranını yukarılara doğru çekerken…
Bir avuç ayasına değebilme ihtimaliydi
Yüzünün aşka bakan tarafının;
Kaderin çizgilerinde yer bulma dileklerini de
Eklerken,
Dip not
Kalbe…
Her aş(ı)k bir terkediliş adayıdır ne de olsa,
Hızını alamayıp yar’dan karanlığın dehlizlerine düşerken;
Çığlıklarına sarılıp ilk “busesi”nde öteki yarısının
Devası çoktur ya yarası çok olanın…
Aşk’ın değneğinden ne kadar yansa da sol yanın
Yine düştüğünde onu arar soğuğu umutlarının;
Çünkü bilirsin ki kaybedersen onu
Bir daha yediverenlerin yitik düşer sevdanın gölgesine…
Kıyamazsın, ne de olsa emek verdiğin nadide bir
Lisandı aşk, kalpten akan dile
Umulur ki samimiyetle…
Burnunun direği sızlıyordu
Yokluğunun kokusunu içine çekerken;
En sevdiği oyuncağını verir gibiydi
Yüreği, karşısındakine güvenle
Teslim ederken;
Aylardan Aralık,
Ondan mıdır karlı, güvendiğin dağların etekleri?
Bu kadar mı mızıkçıydı aşk?
Kırılmıştı işte bak
Gözü gibi baktığı oyuncağı
Kalbi…
Şimdi ellerinde bin bir parça,
Sızıyor kader çizgilerinden, parmak aralarına
Aşkın en cana kanmış hali…
5.0
100% (9)