Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. la rochefaucauld
Doğan Güneş
Doğan Güneş

Saçlarında,Gözlerinde Oynaşan Işık Yakamozları Adına! Sahi Gökyüzü Uzanabildiğim Yerde mi?

Yorum

Saçlarında,Gözlerinde Oynaşan Işık Yakamozları Adına! Sahi Gökyüzü Uzanabildiğim Yerde mi?

( 16 kişi )

9

Yorum

15

Beğeni

5,0

Puan

2929

Okunma

Saçlarında,Gözlerinde Oynaşan Işık Yakamozları Adına! Sahi Gökyüzü Uzanabildiğim Yerde mi?

Saçlarında,Gözlerinde Oynaşan Işık Yakamozları Adına! Sahi Gökyüzü Uzanabildiğim Yerde mi?

(Herkes birilerine benzer sen yalnızca kendine benzersin)..

Duyguyu savunmak gerek diyordu ustalar..
Tek başına kalmak pahasına duyguyu savunmak gerekiyor..
Duyguyu savunmak için uzun uzun sözlere de gerek yok..
Bunun tersini düşünenlerede bir söz söylemiyorum,gülüyorum..
Gülüşüm,bunun tersini düşünenlerin aklını karıştırıyor..

Bu gece hiç uyumuyorum..Saatlerce ne mi yapıyorum..
Hayal kuruyorum..Üstü açık turuncu Tosbağa’nın
içindeyiz ve ağaçlıklı bir yolda şehirlerarası ilerliyoruz ..
Sanki eldeğmemiş bir dünyaya giriyoruz..Bu düşüm
şafak sökümüne kadar devam edecek ve gündoğumu
her sabah olduğu gibi göğü günaydınlayacağım en
sevdalı halimle..Kesintisiz bir uyku çekmiş rahatlığıyla
düşüyorum yollara..Bu sabah istedimki kendi başıma gideyim
sete..Toplu taşımadan uzun süre uzak kalmak boğuyor beni..
Metroya iniyorum..Bütün ulaşım yollarının yerin dibine alınması,
dışarda sürüp giden hayatın yokolmasından başka bir şey değil
biliyor musun?..Evrenin yaşına göre saniyelik ömür için
neler neler yapıyoruz..Yaşama düşkünlük yüzünden birileriyle
itişip kakışıyoruz ve sırf bu yüzden nasılda alçalıyoruz..
Bu düşkünlük yüzünden sürekli kumpaslar kuruyor birileri..
Metroya binerken insanın içini ferahlatan tek şeyin
sokak sanatçıları olduğunu düşünüyorum bu yüzden..
Koridorların bir ucundan keman eşliğinde çıkarsın,diğer ucundan
bir kızın sıkı sıkıya tutunduğu viyonelsel^inden düşen melodileriyle..
Ne tuhaf.Yerin üstünde sokak sanatçılarını döven,
enstrümanlarına el koyan sistem,yerin altında bir kaç kuruş
para karşılığı buna izin veriyor..Toplumsal adalet böyle böyle
dağıtılıyor yazık ki..

Bu akşam evde güzel bir sofra hazırladım kendime..
Yemek yapmayı sevsemde en çok ona muazzam güzellikler katmak
için verdiğim uğraşı seviyorum..Genişçe bir tabağa rokalı,maydanozlu
ve daha bir sürü yeşilliklerle kaplı isimsiz bir speysel hazırlıyorum..
İki kişilk servis açıyorum..diğeri mi? Fotoğrafın gülyüzüne..
Önümüzdeki günlerde smirna’ya yapacağım yolculuğa hazırlık yapıyorum
bir yanda da..

Bu gün Gülse Veli abi ve ben Cihangir’de saatlerce
Gülse’nin yeni oyununu konuştuk..
Gülse,’yalan dünya’sına veda edeceğinden sanırım
öyle öfkeli,öyle kızgındı ki günboyu konudan konuya
konuşup durdu..Veli abi o her zaman ki sakinliğiyle
arada ’hı hı,evet,tabi’ gibi sözler dışında pek konuşmadı..
Temmuz’da sana yazdıklarımın bir kısmını bir hikayenin
oyuna dönüşmesi üzerine konuştuklarımızın dışında
açıkçası hiçbir konu beni heyecanlandırmadı bu gün..
Bencilce bir düşünceyse eğer bu düşüncem,bir kereye mahsus
bunun için bencilce olmak bile nasılda güzel anlatamam..
Hem nasılsa Gülse tüm sıkıntılarından Veli abinin
olağanüstü çabası sonucu kurtulmamış mıydı..
Bu gün uzun uzun yol haritası çıkardık..Şimdilik
çok fazla netleşen bir durum olmasada epey mesafe
kattık..Kendimce en güzel kararın notunu düşüyorum tarihe..



..’Neden bazı günler renksizdir?..Gökkuşağına baksan o bile
kurşuni bazı zamanlar..Gülse’ye sorsan mevsimlerin yüzündenmiş..
Bak sen şuna..Hemen bir suçlu buluverdi yine..Mevsimler
gelip geçici değil mi)? Hatta onlar bir devinimin etrafında gelir
geçerler,bir kusurları olsa birbirleriyle olan dayanışmalarından
hallediverirler..Koca denizi üşütüp sonrasında ısıtmayan
mevsim gördünüz mü hiç?Kesinlikle ben görmedim..Üstelik
bu dünyadan olduğumu ısrarla iddia edebilirim bile..
Gülse diyor ki İstanbul emekleyen bebek gibidir..
Bir boşluğunu bulmasın tokadı yapıştırıverir yüzüne vallahi..
Düşündümde akşamları belli mekanlara,geceleri
yorganın altına sığınan bizler için pek bir tehdit
sözkonusu değildir..Gelde bunu ona anlat..
Gülse ne kadar utana sıkıla saklasa da hep bir
dokunulmazlığı vardır yasalarla arasında..
Bu sözlerini durumdan kaynaklı ’rahatlığıyla’ söylemiş olacağının bende
oluşan dehşet saflığıyla başladım İstanbul’u anlatmaya..
Durduğumuz yerden başlamak gerekli diye düşündüm sessizce..
Birbirine geçmiş çatıların kimilerinin derme çatma kocaman
görüntü oluşturduğu mahalleden..Deniz kokusunu evlerin
odalarına kadar dolduğu bu semtten başlamalıydım..
Semtin büyük meydanından her yana açılan caddesinden,
daha sevimli sokakları dolaşa dolaşa bazen bir cafeye
bazen bir dostunun evine gidiliyordu..(Yüzüme anlamsız bakışı
görmemezlikten gelip devam ediyorum)Doğaçlama
anlatıyorum durdurabilene aşkolsun..Beatles’i bitirip
Pi cafenin arka sokağındaki dar kaldırıma oturacaksın....
Zeytinburnu-Fındıklı tramvayı..Gemiler etrafta çığlık atar..
Sirkeci-Avcılar arası banliyö trenleri hareketlenir,sesi
Ayasofya’dan yankılanır..Bu anda asla görmezden gelemezsin
Galata Kulesini..Binlerce yıldır milyonlarca insanın
kahrını çeker..Kendi içinde ikiye ayrılmış iki semte denge
kurmaya çalışır durmadan..Devrim sesli insanların gece yazılamalarını
kaçırmayacaksın mesela..Beyazıt’da biber gazını yiyip Haydar abi
çayını içmeyenin bir daha kendine geldiği görülmemiştir..
Levent’e geldin mi tam ortasındasındır işte hayatın..
Birden yeterr! diye bir çığlık attı Gülse..sonrasında gülüşmeler
her yanı kapladı.’Reaksiyon fena değil sırf bunun için
İstanbul’a hiç de istemediğim bir misyon yükledim umarım
beni affeder’ dedi..Kızgınlığım geçmemişti umarım affetmez seni
dedim..Kocaman bir çalışmayı oyuncağa çevirdin dememe kalmadı.
Bir oyun oynadık..Elimin üstünde kimin eli var.
Bir,iki,üç bom..Veli abi soy isminden olacak kahramanca dövüşüyordu..
’Bir ırmakta iki kez yıkanmaz demişti bir deli..
Sonra başka bir deli çıkıp yok canım bir ırmakta bir kez
bile yıkanmaz dedi..Daha önce başka bir deli dönüyor üstünde
durduğumuz dünya dedi Fakat bu zırdeli olsa gerek ki tereddütsüz
giyotine bırakmıştı kafasını..Bu delilerin o taşı kuyudan
çıkarma ihtimalleri var mıydı acaba?..
Gülsenin ’yalan dünya’sı o kuyunun dibindeki taş değilsede
Veli Kahraman’ın deyimiyle ’Postmodernizme bazen tek bir
parmak göstermek yeterli,gerisi fıçının içide yaşamayı
tercih edenlerle ilgili bir durum’Veli abi candır can..

Veli abiyle kaygan bir semtte yürürken başımıza neler geldi..
Ama bu durumu sonraki yazıma bırakıyorum çünkü öncelikle
Eşrefpaşa’da paçayı pek kurtaramayışımı söylemeliyim..

Eşrafpaşa’nın sıcak insanlarından henüz habersiz olduğum bir gece
ayaklarım beni heyecanla o semte götürmüştü..Tanınmadık olupta hele birde
fotoğraf çekmişsen bir anda bir sürü insan bitiverir yanına..Henüz bir cümle
konuşmadan bir güzel benzetmişlerdi beni..Sonradan konuşmak adettenmiş meğer..
Sonra o insanlar bir parça ’cesaretime’ olan saygınlıklarından dostluk kurmuşlardı
benimle..Hemen kabullenmem zor olsada sonrasında çok sevdiğim dostluklarım oldu
herbiriyle..Bu gün kaygan bir semtte yürürken aklıma geldi uzun uzun gülmekten
alıkoyamadım kendimi..Bir yandan da sırf bu kadar sesli güldüm diye birileri geliyormu
diye yan gözlerle etrafa bakmaya çalışıyordum..Eşrafpaşa’dan şerbetliydim nasılsa..
Akgün Akova’nın neden Eşrafpaşa’yı kaplumbağa sırtında düşlediğini ve onun
Çiğli denemelerini reçelli ekmeğe olan heyacınıyla yazdığını sanırım iki uyumsuz olan
yelkovan ve akrep misali bu iki uyumsuz semt anlatıyor şimdi bana..
Uyumsuz dediğime bakmayın ikiside insanın anlam boyutunu dehşet genişletiyor..
İnsan bir semtte eksiğini tamamlıyor diğerinde durmadan biçim değiştiriyor..
Eşrapaşa’da kocaman bir set kurulmuş ve bir çok şehirden farklı olarak insanlar
izleyici olmaktan çok inanılmaz eleştirel sözleriyle birikiyorlardı.Sinemamızın deliye
olan bakış açısının o traji komik durumu caddeyi boydan boya kaplamıştı..
Hani kafasına bir huni geçirilmiş eline oyuncak bir direksiyon verilmiş tiplemesi..
Toplumsal gerçekliğimizle nasılda iğreti alaysallık değil mi..Düşüncelerimizin
değerini azaltmek için’ O deli bırakın koşsun,bırakın konuşsun’derler..
Kalabalığın içinden yüksek sesle genç bir kız bağıra çağıra setin gerisine doğru yaklaşıp
kızgınlığını ve alternatif düşüncesini paylaşıyordu hepimizle..
Onu dinlerken aklıma yalnızlığın,sanatın,insani oluşumuzun kimi yerlerde
kendi ellerimizle nasıl buruşturulduğunu düşündüm..
Söz gelimi bir davete gittiniz.(Bu davetler genel olarak zorunlu olur ve nerdeyse
gülüşümüzü dahi sağır eder)..Yanınızda sizi tanıyan herhangi biri..Kesin kararlısınız
sevimli olacaksınız..Davette biri durup dururken star sistemi oyuncu-yazarlarından
birini övecek..Okuduğundan,beğendiğinden değil hani..Dymuştur adını..Kültürlü
görünmek için yapar bunu...Olay çıkmasın diye susarsın..Sizi tanıyan insanların bir kısmı
’İçten pazarlıklı’ diye suçlar..Sus pus oturdun der..Tersi Görüşünü söylesen..
Bu kez aynı insanlar Her yerde olay çıkarıyorsun,bozguncusun der..İşte o an ne
kadar yalnız olduğunu hissedersin..Her iki durumda da bu defa senin kafana
huni geçirirler..Ordaki kızın olağanüstü eleştirisi bana bunları anımsatırken sessizce bu
düşüncemi kendisiyle paylaştım..Ona senden bahsettim..’Bir insan hedefine
ulaşan ben’ini nasıl sever bilir misin?.....bunu en iyi gidip onunla karşılaştığında
anlarsın’diye bilge bir sözle ’ince çizgi’min dışına taşmamamı anımsattı..
Hayat ipince çizgilerde yürür..İnce çizgileri görebilmek için yeni bir bakış açısı, o açıya
uygun bir dil gerek..Gerçekliklerimiz ince çizgilerde görünür kılmıyor muydu yaşamımızı..
İnce çizgiyiyle kalın çizgi arasındaki farklılığı olağanüstü bir çabayla durmadan
korumak gerek..Misal şiir yazan birine sorsalar yüz tane çiçek adını söyleyebilir
misin diye hemencecik söyleyemiyorsa kalın çizgilerinden çıkamamıştır..

05-12 Nisan.2013.

Geldiğin geceler yetişemem içimde ayaklanan şarkıların ritmine..
Ne yapsam ne etsem eskitemem hiç bir sözcüğü..
Suyun ışıkla dansıydın bende..

Her gece yeni bir tiyatro oynanıyordu
kendimizi görebildiğimiz tek sığınağımızda
direniyordu gece
direniyordu sessizliğimiz
ama sen oradaydın ya
nasıl kıpır kıpır
nasıl mutluydum
ah! sen hep orda dur
İnadına,bin nazla
insan kendi saçlarıyla oynarken bile sevebiliyor seni
sen hep orda dur
birbirini kollayan aşıklar gibi
gecenin ileri bir saati
postacısını bekleyen aşık gibi
durdukça
geceye bir güzellik geliyor
durdukça
’yaz’ diyor iç sesim
bir çırpıda yazılıyor ömrüne telaşlı şiirler
yazıyorum içimde bin umutla


’Ey sevgili rüzgar bana Su’nun geçtiği tüm sokaklardan
bir parça rüzgar getir de yüzüme gözüme süreyim’


Gelmediğin geceler dilsiz bir geceyle söyleşip durduk..
Bilirim,kalkıp kentime sığınsam smirna üşüyecek..
Bu yüzden görüntün bile yetiyor bazı zamanlar..

’Söylesene
hercai göklerin önünde mi,arkasında mı’ dedi
gezici bir yağmur
her dakika,her saniye içimizde havalanan kuşlar
ellerine konsun ki sevmek sonsuz özgürlüğe bir açılımdır
gezici yağmur
sarı sıcak bir mevsime el sallamadan az evel
karanlığa bir ışık yaktık Diyojenle
şiirler okuduk dehşet bir kente
kırık plak intihar etti
sevgide akışı durduranın cezasını Dostoyevski’ye bıraktık
direniyordu gece
gezici yağmur gitti
hercai,onun yanındayken,ışığını gördükçe
öylesine çoğaltıyordu ki kendini
kendindeki değişimin onun varlığından kaynaklandığını biliyordu
biliyordu da
o,neredeydi bazı geceler?

(Henüz yeni yakıyorsun ışığını,dünyanın bir yerinde,
çocuklar yeni oyunlar kuruyor arka bahçelerde
bir yerinde büyüyor sütmavi pırıl pırıl bir umut..
Senden,ışığından ötürü bir güzellik geliyor dünyaya)

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (16)

5.0

100% (16)

Saçlarında,gözlerinde oynaşan ışık yakamozları adına! sahi gökyüzü uzanabildiğim yerde mi? Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Saçlarında,gözlerinde oynaşan ışık yakamozları adına! sahi gökyüzü uzanabildiğim yerde mi? şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Saçlarında,Gözlerinde Oynaşan Işık Yakamozları Adına! Sahi Gökyüzü Uzanabildiğim Yerde mi? şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sev_tap
Sev_tap, @sev-tap
19.4.2013 22:52:20
5 puan verdi
ben bu şiiri okuduğumda susup kalmıştım sevgili Doğan, neden biliyor musun?

hani mektubun sonunda diyorsun ya,

"Misal şiir yazan birine sorsalar yüz tane çiçek adını söyleyebilir
misin diye hemencecik söyleyemiyorsa kalın çizgilerinden çıkamamıştır.." diye...

işte orada donup kalmıştım, çünkü çiçek adı diye başladım içimden çocuk isimleri saymaya, ayşe, fatma, ahmet, ali,veli diye devam ettim...yüz tane saymamışsam bile, emin ol en az seksen saymışımdır içimden...sonra en son bağırarak haykırmıştım kar'delen, kar'delen, kar'delen diye..!ve sesime benim kar'delenim Deniz'im gelmişti...bilmiyorum ben şimdi sınıfta mı kaldım:(


hep sevgimlesin can insan, bu gece gelecek bölümü sabırsızlıkla bekliyorum, çünkü saat 12'yi vurduğunda gün cumartesiye dönecek...cumartesilerin hiç bitmesin can dost...
Yakamozmavisi
Yakamozmavisi, @yakamozmavisi
19.4.2013 21:19:37
5 puan verdi
Suyun ışıkla dansı...
Bu kadar bir betimleme bile yetiyor bazen dalıp gitmeye değil mi? Kim hissetmemiştir ki suyun yüzeyinde oynaşan parıltıları yüreğinde... Sevenin gündüzü başkadır, gecesi başka. Yüreği kıpır kıpır bakar güne.

Geceyi kendine saklar aşık. O vuslat vaktidir. Sevginin ışığının geceye, yüreğe süzülme vakti. Karanlığın en koyu deminde, sessiz bir sinema oynar gibi bir hayalin kollarında dalıp gidersin uzaklara. İşte o vakit gökyüzü uzanabildiğin yerdedir. Bir an özlem sarsar yüreği ve o ışığı, o dansı izlemeye koyulursun. Gelsin istersin... Hayali güzel olsa da bir kezde çıkıp gelsin ötelerden. Gelir mi bilinmez ama ne güzeldir ışığı sevginin. Sevmek sevgiyi yürekte çoğaltan bir duygu. Paylaşmak da öyle.

Uzakta bir pencereyi hayal ediyorum bazen. Işığı yanıyor mu, yanmıyor mu? "O şimdi ne yapıyor" diyor ya şair. Kendimce kurduğum hayalin peşinden sürüklenip gidiyorum.

Okuduğum şiirde böyle bir aleme sürükledi beni.

Ve çiçek isimlerini her insan sayabilmeli... Duyguları savunmak mı dedim bir an. Evet savunuyoruz onları her dem sevgiyle yazarak. Yazdığımız için mi, sevdiğimiz için mi yalnız kalıyoruz yoksa savunduğumuz için mi bilmiyorum şair. Ama katılıyorum savunmak için çok fazla söze gerek yok.

Tebrik ederim şiir gibi mektuplar ve okurken su gibi akıp giden dizeler için.

Sevgi ve saygılarımı bıraktım güzel sayfaya.
Gule
Gule, @gule
13.4.2013 21:32:59
bu güzel şiirinizi okuduktan sonra "daha önce biz neden hiç karşılaşmadık sizinle?" diye geçirdim içimden...ve kızdım kendime...hem de çok kızdım...

geç de olsa; şiirlere böyle güzel renk giydiren ve anlam yükleyen birine rastladığım için çok mutluyum...

benim aklıma gelen ilk çiçek *kardelen*..belki yüz çiçek adı bilmiyorum...belki saklandığım kabuğumdan dışarı kafamı uzatamamışımdır henüz...belki önüme ördüğüm duvarlar boyumu aşmış geçmiş...belki tel örgülerle kaplanmıştır çoktan gökyüzü...ve ben bunun bile farkında değilimdir kim bilir...ama kardelen bana umudu ve direnci simgeler...yumruğunu toprağa sıkarak yaşama kafa tutuşunu...haykırışını...yeryüzünün çatlak damarlarını çığlığıyla delip...yeniden doğuşunu...o yüzden genelde yaşamla burun buruna geldiğimiz...yumruk yumruğa dövüştüğümüz doğrudur...umudu olmayanı...düş kuramayanı yutar bu hayat...ve silip süpürür ayak izini...sınırlarına yüksek duvarlar örmeyi marifet sayan bu resmî haritalardan...

düşündüren ve bir o kadar da sorgulayan; hem hikâyesi hem de şiiriyle

bu güzel emeğinizi içtenlikle kutlar,

saygılar sunarım...
Ya Tabe Volim
Ya Tabe Volim, @yatabevolim
13.4.2013 19:32:17
5 puan verdi
Saygıdeğer üstadım yüreğinize sağlık
güzel bir şiir daim saygılarımla..........
Ya Tabe Volim
Ya Tabe Volim, @yatabevolim
13.4.2013 19:24:11
5 puan verdi
Saygıdeğer üstadım yüreğinize sağlık
güzel bir şiir daim saygılarımla.......
deniz-ce
deniz-ce, @deniz-ce
13.4.2013 13:02:38
5 puan verdi
arkası yarın izler gibi izliyorum artık mektupları
arkası cumartesi:)

yine çok güzeldi ve bu kez hayatından kesitlerle renk vermeye başladın:)

begonya, gül, lale, nergis, papatya, kardelen,karanfil, ...)
glenay
glenay, @glenay
13.4.2013 12:55:42
5 puan verdi
Final tam benlikti,
umutlu,

tebrikler,

selâmlar..
Feyza Can
Feyza Can, @feyzacan2
13.4.2013 01:10:05
5 puan verdi


"insan kendi saçlarıyla oynarken bile sevebiliyor seni"

beden dili.

keyifle izliyorum siirlerini.

gulse'ye selam desem...

ve ilk aklima gelen cicek ismi gelincik :)

diyeceklerim bu kadar.
saygi ve selamlar saydamsu tv. :)


lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
13.4.2013 00:15:41
5 puan verdi
Uzandığımız yer yarım, belki de sadece bir rüya
Çok güzel
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL