9
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
12323
Okunma

Sabah güneşi nasıl sarıp sarmalıyorsa beni
ve aynı derinlikte nasıl seviyorsam
tenhasında her gece’yi
öyle seviyorum yakamoz gülüşünü
hadi,sessiz şiir oynayalım bir süre
bana tenine,kentine yakışan kokular getir
bana,seksek oynarken burkulan bileğinin anılarını anlat
’boşalan okul bahçelerinin sessizliğiyle dinleyeyim seni’
nerdesin diye sorma
şehrin en işlek caddesinde elinde tuvaliyle
yaşlı,bilge ressama sor adresimi
Neyseki tehlikeli repliklerim yok kentine dair
bu yüzden
pupa yelken bir vapurun güvertesinde,
pandomim sanatı oynuyorum martılarla
sana söz bir gün o kutsal saydığın harflerden,
gülüşünü,hüznünü düşürdüğün zeytin ağaçlarından toplayıp
kocaman bir set kuracağım
ve baştan aşağı güldüşünden
perde diyeceğim
şimdilik,kırılgan bir koza örüp gövdeme
gözlerine düşen yakamozlarından öpüyorum
Neler yapıyorsun deme bana,gel de gör
bahçeli, içinde ıhlamur ağaçları olan bir ev tuttum burada
sokağı baştan aşağı hüzünlü ve umarsız
fakat gözlerim güleç
ellerim dolu/sana dair çokça umudum var çünkü
sana çiçekler topladım lüks evlerin bahçelerinden
muhtemelen uyuduğun vakitlerde onlara bakıp
yazarım buradaki hayatı
Gece oldumu burda
ilkin çöpçülerin çekilmesini bekliyorum
ardından dilenciler eve gittikten sonra
dilimde sana dair şarkılarım ve sessiz kalabalıklarımla
dolaşıyorum arka sokaklarında bostanlı’nın
biliyormusun,çok yakında çocuklar uçurtmalarını salacak göğe
ve ben tam dört ayrı renkte balonlar uçuracağım göğe onlarla
sonra bir kaç bardak çay,alt yazılı film, çokça şarkılar olacak
ve kimsecikler anyalayamayacak nedenini/belki sen bile
’Hadi!!
Yatıştıramadığın harflerinden bir de slogan at halka açık yerde.
mesela de ki
Sevgi damarlarımda bir ceset artık,hadi gömmeye buyrun’’..
Biliyorum
yüreğin,
bir kaç sokak hizasında
rüzgarsız göğe salınan
uçurtmadır güneşe
hafif meşrep bir vapur yahut
karbeyazı
Biliyorum
aramızda bir kaç kaldırım
yüreğin soylu bir dere gibi
rengarenk dantela
yine de
sabah oldumu burda
adını bilmediğim bir kuş
yol yordam bilmeden uçar durur
sineye çekilmiş özgürlük gibi
ah! kaldır başını/görebilirsin
bir kaldırsan duyabilirsin
pencerenin görüşalanına yansıyan güneşi
Biliyorum
bir ırmağın sır olmuş kollarısın
bari ’ufkunu’ vapur sirenlerine limanlama
bir mevsim daha yitiriyoruz
ve ben bu mevsimde
içinde sırf sen varsın diye nefesleniyorum bir kenti
’Uzak ihtimalleri giyinip gelmiştim oysa
sözcüklerim neyi söylemeliydi başka?
düşçiçekleri aşkına!
coşkuyla çoğalıp durulan dalgalar gibi
salkımsaçak hüzne koyma beni
’henüz Cumartesiye çok var’
bir zeytin ağacı gibi
sabitliyorum gövdemi bu limana
umut hala
boy verir mavi göğün altında
her biri nar çiçeği’
5.0
100% (13)