16
Yorum
51
Beğeni
5,0
Puan
7471
Okunma


Postacısını Kaybetmiş Zamandayız..
(Çıldırış çağında gülümsemenin turuncu güzelliğine
olan tutkuyu çoğaltalım..’Mutlu aşk var mıdır’ diyen
biçare figürana,ona diyelim ki;Aşk seninle düştü tenime seninle coşar,seninle susar,
insanın birini sesinin içiyle sevmesi gibi olduğunu duyumsatalım..
Oktay Rıfat’ın kocaman adanmışlığı ve Erich Segal’in tutkulu
hikayesindeki gibi duyumsatalım..Büsbütün kaybolmamak için duyumsatalım..
Şiirle yüzleşmek bir ressamın fırçasına
dokunuşundaki gizemden müzisyenin aklındaki notalara
gizlediği gerçek tını kadar gizemli ve sarsıcıdır..
Şiir de nasıl ki çoğunlukla okura teatral tad bırakan olgu onun
doğasında varolan şey ise onu en derininde duyumsatmak da odur aslında..
Burda yüzleşme bir çeşit aşk ve asalettir..
Aşk da asalet ister..Gülümseyişinde turuncu güzellikler
biriktirenim,aşk asalet ister!!)...
.....
Oscar Wilde’nin çiçekli sözcüklerini bir çocuk şenliğince
tek nefeste söylemek var şimdi..
Bilemiyorum,bazı sırlar lüks müdür artık?
Bir sırrım vardı benim bugece söylemek istediğim..
Fırtına dinsin önce..Aylak bir şiir takılsın ayaklarımıza..
Güneş çiçekleri doğsun..İnsan,hiçlik denen kavramı
söküp atsın bağrından..Uçurtmalar gökleri paylaşsın..
Bir şarkıya sürçsün dilimiz önce..
Lee Dewyze Blackbird song-Lıke I Do Acoustic..
Orman diyor ki Limana;Gel dalı olalım ağacımıza..
Düşenler,düşmeyenler tanık olsun.. O Wilde’nin sevgi
pıtırcığı gibi geceye söylenmeyi bekleyen sırlarımızdan
tanıyalım bir birimizi..
Geceye bir ferahlık,bir çimen kokusu düşüyor ..
Beni sırılsıklam ıslatan yıldızlar bir gerçeği anımsatırcasına
içtenlikle gülümsüyor..
Beni hiç düş kırıklığına uğratmamış geceye minnettarım..
’Yazmak,sessizliğe karşı mücadele etmektir’diyor V Kahraman..
Sım sıkı sarılıyorum sözcüklerine fakat hislerimiz,düşüncelerimiz,
kendimiz belirlediğimiz yazgımızın hangisi ne zaman
yaralar,hangisi daha çok acıtır bilemiyorum..
Yanılgılarımız için kimimiz kararlarını sorgular,kimimiz başkalarını yargılar,
kimimiz doğrudan yazgısını suçlar..
Kaydesi bozuk bir çağda yaşamak imgesi varoluş gerçeğine çarpıyor..
Bütün bunlara rağmen bugece öylesine egzortik,öylesine
kırılgan kısmındayım ki hayatın..Arıların birinden diğerine taşıdığı
polenlerde açan Cumartesiçiçeği gibiyim..
Gökyüzünün tüm sevecenliğine sabitliyorum Cumartesi’yi..
Say ki bir Cumartesi dardan rahata erecek gönlümüz..
İnanıyorum ki birgün insan denen hazin şey
kulaklarını iyi müziğe,gözlerini estetiğe,zihnini bilime,yüreğini aşkınlığa açacak..
Zaman,tarihin akış yönüne aykırı mı ilerliyor,yoksa kendi
gerçek renklerimize dönüşümüzün bir devinimsel süreci mi
olup biten?..
Beni bu kentin dizleri dibinde sabitle ey hayat!
Hero’ya varmak isteyen Leandros gibi
film bitmeden
yasak sularda ıslanıp
manifestosunu yazayım adanmış sevdaların..
Bazı sözleri aynanın karşısında göremediğin kendine baka baka yazarsın..
Bazı sözleri sırtını harflere dayanarak yazarsın,yazdığın bunu bilmez,görmez.
Sen yinede iki kişilik heyecanlanırsın..İki kişilk sevinir,tek başına hüzünlenirsin..
Zaman bitmek bilmez taş ağrısı olur yürekte,yinede el değmemiş bahçeler,
henüz gidilmemiş şehirler biriktirirsin düşlerin de..
Her sabah göğe bakıp duyamayacak olanın adıyla günaydınlarsın günü..
Gece oldumu yıldızların başından aşağı dökersin ’.... .......m’ dehşet sözcüklerini..
Harfler birbirine karışır ama sen karışamazsın bir türlü özsuyuna..
Tutar bir filmin kalıbına dökersin içindekilerini..
Beş duyunlar sev sen yine de her şiiri..
İklimini çağıran düş’e sessizce ve koşulsuzca uzanmak..
Gecenin ileri bir saatinde,elinde hayatın olağan yazgısıyla.
Bu gece bütün ikincil karakterlerin yazgısı değişecek..
Röportajlarda vesikalık fotoğraf arayacak çok tirajlı gazeteler..
Kibrit çöpünün sigaraya intiharını anlamak için cinnet manşetleri atacaklar..
Bir müzik açıyorum şimdi..ilk şarkı senin için..Yağmur altında kendinden çık’..
Ömrümüze bir yaz gecesinin bütün yıldızlarını koysak,bir cumartesinin
kollarından kuşbakışı seyretsek herşeyi,en sade halimizle yürüsek,
yürüsek,yürüsek,yan yana gelir mi iki heceden kopmuş bir isim?..
(Fotoğrafsın diye mi hiç çıkmıyor sesin?..
Öylesine bakıyorsun ki gözlerimin içine,
şimdiye dair söylenmedik tek bir itirafım kalmıyor aramızda)
4-30 Nisan Cumartesi 16..
Hafif yağmurlu bir akşamüstü
bir gülüş aralığı ıslanıyorum
Islak ıslak kokuyor toprak
aylak bir şiir takılıyor ayaklarıma
geceye bir ferahlık
bir umut düşüyor
durmadan aynı şarkıya dilim sürçüyor
gökkuşağının yedi rengi dolanıyor tepemde
sendeki mavi
bendeki telaş
yani öyle ki,
duramıyorum içimin üstünde
yapraklardan şıp şıp damlayan sular
parke taşları arasından sızarak
geceye gün sürüyor
gözlerde bin umut
yürek delice atıyor hala
seni düşünüyorum
aşık olan,mücadele eden,güneşi kucaklayan
yurtsuz rüzgarlarla savrulan bir ıslığın izini sürüyorum
ister istemez büyeyen çocuk oluyorum
seni düşünürken
bir çiçeğin tomurcuklandığını görmek duygusu sarıyor her yanımı
ip ince bir rüzgar eğilip yenilgimden öpüyor
üstelik
saçları arkadan bağlanmış
kirli sakallı
kaşı kara gözü kara
yeni yetme bir yenilgi
seni kalbimden çıkarsam
’dünyanın canı ışıksız kalır’ ya
hani
şimdi sana bir şey desem
okusan,düşünsen ve cevap versen
hayatın en şifreli yanından
olur mu?
’nerdesin bunca zaman’?
-İçimde teatral düşlerimin tatlı bir intiharı gibi herşey
Kabına sığmaz kelimeler cümlelerde umut hala bir mavi gök
umut hala bir inat mavi-
5.0
100% (41)