13
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
2851
Okunma

Postacısını Kaybetmiş Zamandayız..
Uzak ihtimalleri giyinip geldim
Yine,yeniden coşkuyla çoğalıp durulan dalgalar gibi
bir girdabın tam ortasına bırakacak mısın beni..
Duygular ateş,ateş yedi renk..Kaldırıma ayağımız sürçse
iğnesi kırık şarkılar takılır peşimize..
Ve geceleri can vermek için ayrıntıdır ömrümüze..
Zaman inceldiği yerde..
Tut kopar,iki dirhem bir çekirdek hayallerimiz..
Belki bir gün bulunduğum zaman dilimi hiçleşerek yok olur..
Tüm eşya ve varlıklar hatta kelimeler öznelleşerek imgelenir düşlerimde..
En derinlerime işleyen ve hiç silinmeyen acı verir..
Bütün hayellerimiz suyun altında özgürce süzülen balığa,
yaşadıklarımızsa o balığın ağlara takılmasına benzer..
Küçük kara balığın asiliği hep içimizdedir.
.....
Geçen gece Pera’da yavaş yavaş kalabalıklaşıyorduk..
Akşam olanca hüznüyle çökerken Gülse,kulaklığın bir ucunu
uzattı bana..
’Su gibi gözlerin yağmur bahar/Her parçam seninle’ Tresch Capman’
diyordu şarkıda..
Savruktum,umutluydum..Avuç avuç bir melodi çalındı ruhuma..
Bir yanımızda kadraja gülümseyen acemi figüranlar,
bir yanımızda göğün düş örtüsü..Ve aynı sahne Stop!!
diyene kadar sürdü..
Ben,sanki çok uzun yıllardan beri bu şarkıyı bekliyormuşçasına
bir daha,bir daha dinledim..Karanlık çökene kadar bunu konuştuk..
Az ötede John Ruskin’den ilham alan yönetmen ’izlenmeye değer bi hikaye,
çekmeye değer’ diyor,oysa yakıcı,yıkıcı bir çağda hangi öyküyü
kadraja alsan öykünün sadakatine ihanet olur..
Kimi filimlere ’sadakati’ yakıştırıyor olmamın bununla bir ilişkisi var sanırım..
Olagelen ayrıntı ya da,estetik kalkınma..
Derin ama hüzünlü,hüzünlü fakat naif bir insanlaşma
sürecinin arayışımı..
Tarifi imkansız gibi görünen,ama manası oldukça kestirilebilen
bir üst düzey sevgi toplumu..
Mütavazi bir arayışın,fetiştirilmiş yozluğa rağmen olanca
acılarına ve tümden alt üst oluşuna dair bir çeşit
gelecek güzel günlere ışık tutma yolculuğu..
Modern zaman düşlerimizi,imgelerimizi ve huzurumuzu
gasp ederken öylece mutlu seneryolar çekmek anlamsız geliyor artık..
Rastlantısı azalmış bir hayata tutunmuş gibiyim
Bir mevsim daha düştü düşecek dalından..
Söylenmeyi bekleyen harfler birer birer sustukça
bütün cevaplar da küser mi?..
Bilsen,bu mevsimde nasılda ışıklı bekleyişlerle doludur peron önleri..
Dün bir şiir yazdım kendime,umutlu..
İnsanın kendisine şiir yazması ne tuhaf değil mi..
Bolkeseden sevinçler yükledim kendime,toprak toprak
dağılıp yağmur yağmur çoğalttım kendimi..
Bir vakit portakal kokulu bahçelerden ıhlamur kokan sokağa seke seke
koşturup durdum..Çıplak ayaklarımla çamura bata çıka,
yol boyunca ıslığımda denizci şarkıları..
İmgeler yeni bir alfabeyi getirip bırakıveriyordu avuçlarıma..
Kırık bir nar çiçeği imgesinde takılıp kaldım bir süre..
Büyük ihtimalle böylesine naif bir imge kirpiklerinden
süzülüp düşüyordu kağıda..Ve sen bilmiyordun,bende bilmiyordum
kirpiklerini..Sonra naif bir imgeyi şiirin bütün o ihtişamıyla
iki kaşın arasına sabitledim..
Pencerem sonuna kadar açık..Yazdıkça çoğalıyoruz..
Sonra içeriye bir rüzgar, bir rüzgar doluyor ki,saçım başım dağılıyor..
Alıp şakaklarına kır düşmemiş şiiri sokağı pulluyor..
Umudun önlenemez cesareti neysede farketmesekte,şiirden,imgeye,
kelimelerin koynunda nasıl da çoğalıyor aşk..
Sahi,bazı düşler el yordamıyla mı gerçekçi kılar kendini?..
Bu bir yanılsa mı?..Hadi şimdi uyandır uyandırailirsen bu ’kabusu’..
Dün,haddinden fazla kırmızı bir geceydi ve gözlerimizi kamaştıran
spotlara bir mumu üfler gibi derin bir nefes bırakıyorduk..
Kadrajın ışıkları hala yanıyordu..Yavaş yavaş çekilmeye başlıyorduk ki,
figüran,başını omzuma yasladı..’Keşke bu bir oyun olmasaydı’ dedi..
Siz hiç kendi yazdığınız hikayeye karşı derin bir üzünç yaşadınız mı?..
Repliğini bir kalemde değiştirsem biliyorum,yalnızca o kadını mutlu edecektim..
Oysa dışarda bir kalemle düzelemeyecek kadar hüzünlüdür insanın öyküsü..
Kadın tarifsiz bir merakla hikayenin sonunu sorup duruyordu..
Özür dilerim,dedim..Derin bir suçluluk duygusu içindeydim...
İkinci sufle verildi..
Adam-birden durup hafifçe kadının saçlarını okşadı..
Kaldırımda aheste aheste yürümeye devam ettiler bir süre..
Boğazın ışıkları yıldızsız göğe inat renk şölenine devam ederken,
uzlaşması zor bir havada iliklerimize dek hüzünlüydük..
Son sahneydi;
Kadın-son bir kez adama baktı..Sonra,güneş ülkesine doğru
yolaldı..(Uzun uzun ve sesszice bakıştılar.Oyunda olsa bu bir veda mıydı?)..
Bunlar bir yana;
Bu savah Cumartesi’dir/Sabah olur sokaktan çocuklarla oyunlar oynayıp
kocaman düşler kurarım..
Sabah olur/Gök’yüzene tümden sığar gibi adınla Günaydınlarım dünyayı..
’’Şimdi ceplerinde Gökyüzünle gelsen/Haziran’da/
Uçurtmalar benden’’..
30 Nisan-9 Haziran16..Cumartesi..
Bütün hayallerimiz portakal tadında
dilim dilim doğrandı
emin olduğum bir şey var ki
bir şenliğin az ötesinde yalnızlık oynuyoruz
Göremediğimiz ama kokusunu duyumsadığımız
farklı bir zamandayız sanki
birbirimizin etrafında öylece dönüyoruz
bedenimi baştanaşağı saran tuhaf bir ürperti karışıyor
beklentilerimin tenine
şarkılarımı çoğalttıkça düşüm dökülüyor
bir gözden bir göze
dile getirelemez bir çekiciliği var gecede gülümseyişin
çilli bir mevsimde
sabaha karşı karanfil kokularıyla doluyor şehir
düşlerimin kurgudan çıkması an meselesi
nasıl desem
Pervane’siz gecenin Şems’ e uzanan derinliği ne ki
siyah efkarlardan eflatun kelimelere yol alır durursun
ve bu anda
bir çırpıda mutlu şiirler yazıyorum
bitmesin platonik sevdam diye
sonra boynundan öpüyorum en hayta kelimeyi
sularım çoğalıyor
bin kulaçla geçiyorum öte yakaya
ezberimde gözlerimi kaçırmamak var gözlerinden
bunca cesareti nerden buldum/sorma
penceremde boydan boya şımarıkçiçekler
albümlere sığdıramadığım şarkılar
odada sessiz sinema
kayıtsız düşlerimde evrimsel bir buluşa imza atıyorum geceleri
ısırgan yaz serinliğinde
aşk bir pergel mesafede
insan kaç defa aşık olur susarken bile
-Bu sabah uçurtmalar gökleri paylaşsın sonra bir filmin arka planına düşelim-
5.0
100% (25)