8
Yorum
27
Beğeni
4,7
Puan
3692
Okunma

Postacısını kaybetmiş zamanda biliyorsun,
Cumartesi susarsa felakettir..
.....
Kapıdan içeriye girerken her şey dışarda kaldı..
çıkarken de her şeyi içerde bırakmaya kararlıydım..
Gece oldumu burda sineye çekilmiş özgürlük gibi
ilkin çöpçülerin çekilmesini bekliyorum,
ardından dilenciler eve gittikten sonra dolaşıyorum
arka sokakları..Suyun kıyısında söğüt ağaçları gibi,
aramızda biri kımıldasa öleceğiz
Dün gece, ileri bir saatte bir yıldız kaydı..
Ardından bir tane daha kayıp gitti, öylece..
Sorularımı dilek tutar gibi yükledim ardından..
Sorularım, İstanbul’un kiremitten eteklerine
çarpa çarpa o kayan yıldızlarla ardına bakmadan gitti..
Sorularım hiçbir yere ulaşmıyor fakat yüreğimde yoruluyor..
Bir şarkıya sarınıp uyumadan önce ip ince
bir duygu sarıyor bedenimi..
Hani gece yarısı kimseyi uyandırmasın diye yağan
o yağmur gibi..
Kimse bilmez, yağıp geçmiştir..
Pencereyi açtığında içeri giren o tatlı soğuk esinti,
ve kokudan anlarsın yağmurun yağdığını..
Sorularım sessizce gerisin geri dönüyor, hiç kimsenin
üzerine almamasından anlıyorum..
Herşeye rağmen neşe, elem, ve kederle yüz yüze geliyor insan..
Geçen Cumartesi metruk bir mekanda bütün yaşanmışlıklar
giyotine vuruluyordu..
Öylesine acımasızdı ki insanlar, başrol kadın gizlediği
küçük çocuğunu ortalık yerde bir başına bırakmıştı..
Birbirimize uzun uzun bakıştık..
Yanına yaklaşıp konuşmaya başladım..
Gülümsedi..Hani sanki gülümsemese dünya alıp
başını gidecekmiş gibiydi..
Öyle bir gülümsemeydi ki, o gülüşün kıyısında durup soluklanabilmiştim..
Gecenin ileri bir saatine kadar kah koyu bir sohbetteydik,
kah bin türlü muziplikler yapmıştık bir birimize..
Onu evine bırakmak için yola koyulmuştuk, minik
parmaklarını avuçlarıma sıkı sıkıya bastırırken
birden dönüp ’Evin nerde, sen nasıl gideceksin
bu saatte’ dedi..
Şaşkınlıktan, fazla uzak değil, buralara yakın diyerek geçiştirdim..
Bana evimi anlatmamı istemişti, ama öyle geçiştirmeden,
tüm detaylarıyla bilmek istiyordu..
Seyrettiğim bir film, okuduğum bir kitap gibi betimlememi bekliyordu sanki..
Bazı geceler çok yıldızlı otellerin boy aynasında geçiyoruz..
Uçarken düşen kelebekler gibi hiç bir adreste yokum..
Kıyıda hafif soğuk bir rüzgara bırakıyorum kendimi..
Umursamıyorum..Deli desinler..
Gece rüzgarı kıpırtılı yapraklarından süzülüp şımarık
gölgeler bırakıyor üzerime..
Elimdeki fincanın içinde önemli bir şey görmüş
edasıyla evirip çevirip tabağa bırakıyorum..
Ellerim çok şeyi istiyor gecenin çınar saatinde..
Uzun vadeli planlar yapıyorum düşdünyamda..
Oturmuşum bir düşün taytayına..
Bu su beni nereye götürecek diye düşünmeden,
pavurya büklümlü bir vapura atlamışım..
Nedensiz, koşulsuz, çıldırasıya..
Bazı düşler, ah! nasıl da ıslak bir kuzey gecesi gibi süsler çağımızı..
Bugece gökyüzü yalansız bir devrim gibi..
Sabah olur, Cumartesi’dir;
Isırgan kış gecesinde büyük bir sevgiyle ve tutkuyla
bir birine sarınmış sarmaşık açağları gibi,
üzerimdeki giysiden, karıncaların anlamsız telaşına kadar
her detaya tekmil hazırım..
Haydi dökelim içimizdeki replikleri..
Kristal minik cam parçacıkları gibi dağılsın sözcüklerimiz..
Dışarıdan görülemeyen, en küçük bir sarsıntıyla bile
kırılıp parçalanarak her yanımıza dağılsın moleküllerimiz..
Sabah olur, Cumartesi’dir;
Ellerine dökerim bir ömrü..
Ne varsa sesten sözden ötürü aşk diliyle, sesimin içiyle söylerim sesimin içine..
Ekim-Aralık 17..D.G..
bazı sözler bir kitabın içinde unutulan ayraç
bazı yağmurlar daha sessiz düşer yeryüzüne
bazı oyunlar ne yazarsan yaz en çok kendine trajik
bazı eylemler en çok kendi muhbirini yaratır
bazı alkışlar yalnızca sahnede olduğun içindir
bazı fimlerin arka planında yürekte bir çiçeğe bölünme duygusu
bazı aşklar izdiham yaratır
bazı şarkılar tepeden tırnağa Cumartesi
bazı şehirler kocaman coşkular biriktirir kumbaralarda
bazı ’düşler’
iki karşılıklı bakış
iki çift gülen göz
iki yandan örgülü şaç
iki ten
bazı mevsimler
ve kaldırım taşları
ve narçiçeği
ve incir
ve zeytin
ve Çaykovski’yi en olmadık anda saran umut
ve ikimizin arasında bir yaz gecesi yıldızları
yürekte bir çiçeğe bölünmek duygusunun alabildiğine telaşı
saçlarında
akasya ve leylak kokusu
nasıl da gülümsüyorsun
öyle alçak tonda
öyle sevgiyle
mevsimin diliyle
ve
Cumartesi sarkacında ikimizin arasında denizci şarkıları
Üstümüze siniyor umut rüzgarları
-Hadi sen denizi topla okşaması için saçlarımızı
ardımda bıraktığım şehirleri yakarak geldim-
Kuşlarım konsun üzerine ki
telaşla yazılmış bir şiirsin
son mısrada-
5.0
83% (15)
4.0
11% (2)
1.0
6% (1)