4
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
3336
Okunma

sorularla çıkmadan yola
bütün renkleri denedim
dilsiz bir hayatla söyleşip durdum
figüran şamatasından sıkılıp
yağmurun şapırtısına baygın düşene kadar koştum
rengimle sokakları boyadık çocuklarla
bir uçtan bir uca
yine de müziksiz tek bir harfe uzanmadı ellerimiz..
Mor çiçekli eşarplara saralım bu gece düşlerimizi
üstelik vakit kızılca kıyamet mayıs’ın sarkacındayken
Mor’un o ’asil’ güzelliğinde yeniden dönelim kelebeklere
kırlara..uğur böceklerine..gitarın sesi,renklerin cümbüşüyle
kırık kapılar,dar kaldırımlar ve gökyüzüne bırakılmış uçan balonlarla
kafesli cumbalı evlerin pencerelerinden
şehrin tüm sokaklarına örtünmek o düş rengi Mor’u
hayal et!
yalnızlık bir orman gibi gelip dayanmadan kapımıza
ve kendi ıssızlığını çoğaltmadan rüzgarlar
dönelim
gökkuşağının yedi rengine
nasılsa ayak izlerimiz bulur bizi,yola çıkmadan
hayal et!
yeryüzü ne kadar dayanır utancını gizlemeye
’’Bir yıldız dokunsa ellerimize
bitecek çınlaması kulaklarımızın
sırılsıklam olacak Mor çiçekli kumral gülüşlerin
haydi yaslanalım bir rıhtımın gölgesine
çekip çıkarmadan beni sabıkası bozuk bir gecenin künyesi
dünya tenha..dünya kalabalık..
Şimdilerde düşle eşzamanlıyım sevgili
bu mevsimde seni anlamak
sahnesinde bir oyunun
doğaçlama hüzünlenmektir
mat bir senaryoya’’
5.0
100% (12)