9
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1321
Okunma
biliyorsun ki!...
yılların eleğinden süzülüp gelen katıksız duygulardan
harmanlanmış sevgidir yediğimiz lokmalar
gül bahçesinde geziniyor yürek
kırmızı benekli uğur böceği uçuşuyor
göz bebeklerinden dökülen çiğ damlası gibi
aşk diye içtiğimiz avuçlarımızda
ritim tutmaz yürek çekerken sevdiğinin kokusunu
yazın buğusu öper nemli tenleri
dudaklarda yanan kıvılcım yakıyorken güneşi
geceye sevdalı çoban yıldızı
ve
nice aşıklar
dalar ummana
sancağı yıldızlarda akseden beyaz yelkenli misali
savrulur duyguların okyanusu
ulu bir çınarın gölgesinde oturur yürekler başı dumanlı
dünya kayıyor sanki tersine ayakların altından
köpüklü acı bir kahve tadı içtiğim damağımda
kırk yıl unutulmayacak o sıcacık öpüşün
zaman zaman
kaprislerin gölgesinde eğleşse de sarp kayalıklar
tüm yolları sana bağladığını
biliyorsun!
papatyalar ektiğim bastığım ayak izlerine
bir ömür yürek koyaklarında yeşersin
değmesin sakın ola kem gözler
sen tanrıdan yüreğime emanetsin
her bahar mis gibi kokusuyla tüm doğa tazelensin
unutmak!
unutabilmek seni..
gözlerinin billur dağından kopup da
çağlayanlar gibi yüreğime akan
sevdanı
unutabilmek mümkün mü?..
artık
tüm çiçekleri kokluyorum belki nefesin değmiştir diye
bal özünden içiyorum her sabah hesapsızca
her yaprağını okşuyorum tek tek
ruhumda bahçe duran yüzünde kanatlanmış
hercai kelebek
bırak
biraz daha irislerinde gözlerim erisin
sen
üstünü duvağımla örttüğüm
beyaz ecelimsin
5.0
100% (8)