6
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1810
Okunma
kaçamak bir bakışın yalazında kavrulan başak taneleri gibi
yanık bu gün Adalya’nın koyunda ki kum taneleri
sürgün gitmiş yürek ekvatorunda kıvılcımlanan sönmüş kor sanki
gözlerinde kayboluşum.
gri bulutların tel süzgecinden geçti duygunun en yoğun katmanı
bahar dalıma dokundurdu kanatlarını sevdalı göçmen bir kuş
ebem kuşağını taktı zülfünden kulak arkasına
misk- i amber kokulu kırmızı karanfiller
ak(tı)denizin ortasına umudun gelini
damla damla...
avuçlarımda kaldı nefesime çektiğim
sensizliğin telli duvağı
seyrelttim fidelerini yüreğime ektiğim papatyaların
her yaprağı esaretin kanatlarını kırıyormuşcasına
kopardım bir bir
haylaz ceylan yavrusu gibi zıpladım ordan- oraya
yoz diken biriktirdim mahzenime
astım yüreğimi en sivri tepesine
kanasın...
pencerem sis perdesini çekmiş trajı kırık anıların gözüne
karanlık kuyunun korsan oyuncusu gibi yalpalanır duygular
elinde tırpansı /tek dişli canavar ...
güneşi avuçlarında saklayan yedi katlı yerin
gizli yolcusu
ışığımı hep saklar...
öyle bir an ki...
"Deli Dumrul’un" kılıcı gibi kesti geçmişimi
orta şiddetli artcı depremler salladı yer yer
kırık fay hatlarımı
tırnaklarımı geçirdim yüreğime
dağladım aman olmaz yaraları
kapansın...
topladım nadide gülleri Arikanda’nın mavi perçeminden tek tek
bir buselik nihavent makamı kondurdum notamın es çizgisine
tınısını basar ayakların yorgun yüreğime
güneşi rehin aldım gözlerinden
tomurcuklar filizlenir sarp kaya yortusundan
sevginle yeşersin...
5.0
100% (7)