3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
88
Okunma

Sabah yine sessizce çöktü odama.
Alarm çalmadan önce uyandım;
çünkü bazen insanı uyandıran şey
güneş değil, içindeki eksik cümledir.
Ben o eksikle uyandım bugün de.
Hani rüyaların ucunda kalırsın da
hemen elini uzatsan dokunacak gibi olursun…
Ama dokunamazsın.
Sen de benim dokunamadığım bir rüyanın gerçeği gibisin işte.
Seni ilk gördüğüm gün,
hiçbir şey olmayacağını sanmıştım.
Biri gelir, biri geçer…
Hayat zaten bu değil mi?
Ama sen,
kalabalığın içinden sessizce çekip aldın gözlerimi.
Sanki yıllar önce yarım bıraktığım bir kitabın
en sevdiğim sayfası tekrar önüme açılmıştı.
“Ben bunu biliyorum,” dedim içimden,
“Ben bu yüzü bir yerlerde okumuş gibiyim.”
O an anladım:
Bazı insanlar hayatımızda binlerce kez karşılaşmışız gibi hissettirir,
ama aslında hiç başlamamış bir hikâyenin kapısıdır onlar.
Seninle konuşamadığım her gün
içimde bir şehir büyüdü.
Kaldırımlarına adımlarım dökülüyor,
sokak lambaları senin ismini ışıtıyor,
pencereleri sana açılıyor.
Ama bu şehirde bir meydan var ki
her akşam kalabalık olur,
ben orada konuşmayı denerim…
Ama kelimelerim evlerine dönmekten utanır.
Hepsi yerçekimine yenik düşen
kırgın yapraklar gibi
ağzımın kıyısından ileri gidemez.
Korku değil aslında beni susturan.
Bazen insan, söyleyince bozulacak bir güzelliğin
günahına girmek istemez.
Seni söyleyince kaybedeceğimden değil,
seni söylersem eksilteceğimden korktum belki de.
Bir gün seni uzaktan izlerken
rüzgâr saçlarını şöyle bir savurdu.
Ben o rüzgâra imrendim.
“Keşke,” dedim, “ben de böyle yaklaşabilsem.”
Zamanın durmuş gibi olduğu o anlarda
dilimin ucunda bir cümle asılı kalırdı:
“Seni sevdim.”
Ama ben onu hep farklı şekillerde yutmayı seçtim:
Bir gün bakışlarımla,
bir gün gülümsememin buruk kıyısında,
bir gün adını içimden geçirdiğim bir duanın arasında.
Sen belki fark etmedin,
ama ben seni her gün başka bir suskunlukla sevdim.
Başlamayan şeyler biter mi?
Bilmem.
Ama başlamayan şeyler,
en çok içimizde sürer.
Belki bir gün sana yaklaşacağım sandım.
Belki bir gün yan yana duracak iki cümle olacaktık.
Ama kader bazen okyanusu gösterip
bize sadece bir bardak su verir.
Ben o suya bakıp
senden bir gökyüzü beklemeye devam ettim.
Bu gece, masamın köşesine oturdum
ve sana yazmadığım bir mektup daha yazdım.
Kelime kelime büyüdü içimde,
ama zarfa koymaya elim varmadı.
Sana gitmeye cesaret edemeyen her mektup,
kalbimde yeni bir oda açtı.
O odalarda saklıdır şimdi
sana söylemek isteyip söyleyemediklerim:
Yarı yanmış mumların kokusu,
hiç açılmamış pencereler,
yarım kalan şarkılar,
dinlenmemiş itiraflar…
Belki bir gün karşıma çıkarsın,
belki hiç çıkmazsın.
Belki sana söyleyemediğim her kelime
bir başka baharda çiçek açar.
Belki de benim hikâyem
senin bilmediğin bir sevdanın
sessizce tamamlanmasıdır.
Ama bil ki—
sana söyleyememiş olmak bir yenilgi değil.
Bazen bir insanın kalbinde saklanmak,
dünyanın tüm kelimelerinden daha gerçek bir yer tutar.
Sen benden habersiz yaşayacaksın belki,
ama ben seni
habersiz bir sevdanın en temiz tarafında taşıyacağım.
Ve sabahlar yine sensiz olacak.
Ama ben her sabah
sana söyleyemediğim bir cümleyle uyanacağım:
“Belki bugün başlar bizim hikâyemiz.”
5.0
100% (5)