0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
77
Okunma

Bir zamanlar küçüktüm…
Avuçlarımda rengârenk balonlar, toprağa diz çökmüş bir çocuk cesareti,
gökyüzüne her baktığında yıldızların kendisi için parladığına inanan
o masum, o kırılgan kızdım.
Hayatın bir gün beni sürükleyeceğini,
annemin dizinde uyurken gökyüzünün bile beni kıskanacağını sanırdım;
hayallerimi saklardım eteğimin fırfırına.
Kumsalda kumdan kaleler kurar,
her rüzgâr estiğinde saçlarımın savruluşunu
bir masal perisinin dokunuşu gibi hissederdim.
Ayakkabılarım hep çamurlanırdı ama içim,
hiçbir fırtınanın kirletemeyeceği kadar aydınlıktı.
Korkularım bile çocuk kokardı;
geceleri ağlarken hayalimde bile bir ışık olurdu,
o ışığı saklardım eteğimin fırfırına.
Büyüdüm sonra…
Yolun ortasında kaybettiklerim,
dizlerimde yaralar yerine kalbimde açılan çatlaklar bıraktı.
Bir zamanlar “büyüyünce olur” dediğim her şey,
şimdi “keşke yine küçük olsaydım” cümlesinin sessiz ağırlığında duruyor.
Anladım ki masallar büyüklere dar gelir,
ve kalpler büyüdükçe, umut hep bir yerlerinden eksilir;
yine de kırıntılarını toplarım eteğimin fırfırına.
Şimdi aynaya baktığımda,
çocukluğumu uzak bir tren rayında el sallarken görüyorum.
Saçlarımı savuran rüzgâr bile değişmiş;
artık peri dokunuşu değil, hayatın sert yüzü vuruyor yüzüme.
Yine de içimde bir kız çocuğu hâlâ fısıldıyor:
“Unutma… hayal kurmayı en çok sen sevdin.”
Onun sesini saklarım eteğimin fırfırına.
O küçük kızın düşleri hâlâ sokak aralarında koşuyor,
bulutlara şekil veriyor, denizlere isim takıyor.
Ben ise büyümüş bir kadın olarak
içimdeki o çocuk yitmesin diye göğsümde yer açıyorum ona.
Her ne kadar yollar yorup yıllar beni eskitmiş olsa da
en parlak yanım hâlâ onun avuçlarında saklı.
Ve bazen…
bazen o kadar özlüyorum ki o günleri,
kendi nefesime bile yetişemiyorum.
Hayallerim, tıpkı eski bir fotoğraf gibi solsa da,
yüreğimin derin bir yerinde hâlâ yaşadığını biliyorum.
Çünkü ben, o küçük kızın büyümüş hâliyim
ve bütün özlemlerimin adı, çocukluğumun sesidir.
Şimdi anlıyorum:
Ne kadar büyürsem büyüyeyim,
ne kadar yara biriktirirsem biriktireyim,
içimdeki o masum kız hâlâ bana yol göstermeye çalışıyor.
Beni ben yapan da o aslında…
Düşlerimin tülünü, özlemin ince sızısıyla savuran o.
Ve bütün bu yılların ardından
bir özlem beliriyor içimde,
kırılgan, ince, derin…
Çocukluğumu özlüyorum, hayallerimin o unutulmaz ışığını.
Ve bazen sırf ona biraz daha yaklaşmak için
rüzgârın içinde kendi sesimi arıyorum.
İşte bu yüzden…
Tüm hayallerimi, tüm özlemimi,
tüm çocukluğumu sessiz bir geceye bırakırken fısıldıyorum:
“Belki de büyüdüğümü en çok,
kurduğum hayallerin bile geri dönmesini istediğimde anladım…
ve ben hâlâ çocukluğumun izini arıyorum
eteğimin fırfırına.”
5.0
100% (1)