0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
32
Okunma
Yüzünü çevirdin Nihal, sabahın alnına
bir umut mızrabı güldü gönlümün şehrinde
altın şimşekler düştü yıkık duvarlarıma
geceyi yutan bir ağıttı sessizliğin.
Sen, ateşten bir murakabe!
Ben, toprağa sürülen bir cümle…
Zamanın kıyısında bir nefes kadar yakın
ruhumun kuyusunda yankılanan tılsımlı söz.
Meryem’in susuzluğuyum, Mecnun’un sılası
bir damla suyun peşinde çöl oldum Nihal!
Seninle başladı her şey; seninle bitecek
bu kendimi arayan yitik cümlelerim.
Güneşi getirdin avuçlarında
içimi yakan bir iksir gibi
karanlık kuyulardan süzülen
bir aydınlık oldun yürüdüğüm yollarda.
Ey yanan yıldız! Ey sırlı mihrap!
Senin aşkınla dolu bu beden
bir miraç oldu şimdi…
Zaman öldü, mekân sustu
senden başka her şey bir seraptı.
Nihal! Nihal!
Güneşin sırrısın sen
içimde doğan ikinci fecir…
Bir cümleyle değiştim
bir bakışla tamamlandım.
Suskunluğumuz konuştu
yıldızların dilince…
Aşk, bu muydu işte
kendini kendinde bulmak
ve seni ben olarak sevmek…