12
Yorum
34
Beğeni
4,9
Puan
160
Okunma
Bu şiir, eksiklikten değil; tamamlanmanın en kırılgan hâlinden doğmuş bir ses.
Yürüyemeyen bir annenin kalbinde, adımları kendinden büyük bir çocuğun açtığı yolu anlatıyor.
Dışarıdan bakıldığında “engelli” denilen bedenin içinde, koşmayı bilen bir sevginin nasıl barındığını…
Dünya “yapamazsın” derken, bir çocuğun “anne, kaldır beni” diye fısıldamasıyla nasıl yeniden ayağa kalkıldığını anlatıyor.
Bu metin; bir annenin kendi gücünü çocuğunun nefesinde bulmasının,
bir çocuğun ise dünyayı annesinin kollarında öğrenmesinin hikâyesi.
Kırık dizlerin, sağlam kalplere nasıl yuva olabileceğini gösteren
sessiz, derin ve yorulmak nedir bilmeyen bir sevginin şiiri.
Benim adımı çoğu zaman rüzgâr okşar;
bacaklarımı değil.
Kader, yürümeyi bana ayakta değil,
kucakta öğretti.
Ne çıkar…
Kucakta büyüyen çocukların
kalbe daha yakın durduğu söylenir;
belki de o yüzden bu kadar
içimde taşıyorum seni.
Gülüşün var ya…
Sokağın ortasında telaşla çırpınan bir martıyı
“Dur, panik yok,” diye yuvaya dönüştürür.
Benim kanatlarım pek tutmaz,
ama sen her sabah gözlerime
uçmayı hatırlatırsın;
inadına, ısrarla, çocukça.
Dizlerim kırık bir masal sanki;
kimse sonunu merak etmez,
ama sen başından beri
satır satır okuyorsun beni.
İroniye bak ki…
Dünya bana hâlâ “yapamaz” derken,
sen kulağıma usulca
“Anne, kaldır beni,” diye fısıldıyorsun;
ve evet, kaldırıyorum.
Bazen bakışımla,
bazen nefesimle,
bazen de sadece
“Buradayım,” diyerek.
Sende büyüyor bütün gücüm.
Ben yürüyemesem de,
yürür gibi seviyorum seni;
koşa koşa,
tökezlemeden,
kaldırımları umursamadan…
Çünkü annelik,
ayağa kalkmak değil;
ayağına dolanan umut düğümlerini
ince ince çözmek demektir.
Düşünüyorum bazen:
Dünya ağır;
ben hafif kanatlı bir karıncayım.
Ama sırtımdaki yük,
yeryüzünün en güzel gerekçesi: sen.
Ve işin tuhafı,
ben seni taşıdığımı sanırken
asıl beni hayata
sen taşıyorsun.
“Sorma bana anne, güçlüsün,” diye;
güç bende değil,
adının içimde bıraktığı
sessiz izdedir.
Her engelin üstünde
adım adım sen yürürsün aslında;
ben sadece
kalbimde bir yol açarım sana.
Bil ki çocuğum:
Ben eksik değilim;
dünya sadece biraz
fazla hızlı koşuyor.
O yüzden seni hep yavaş severim;
düşürmeden,
kırmadan,
usul usul büyüterek.
Ben bir anneyim işte;
ne destanım, ne eksik bir hikâye.
Ama sen gülümsediğinde,
öfkesini unutmuş bir gökyüzü kadar
gerçek;
bir Orhan Veli serseriliği kadar
özgür;
bir Nazım Hikmet özlemi kadar
kocaman olurum.
Ve her sabah içimden şöyle derim:
“Hayat, bana yürümeyi vermedin,
olsun…
Ben de sevgimi koşturdum bu çocuğa.”
O bir anne, dersiniz;
ben işte tam olarak
oyum.
5.0
92% (23)
4.0
8% (2)