9
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
203
Okunma
Bu şiir, ölümün değil, yaşamın ve onurun öyküsüdür.
Her damla gözyaşı, her sessiz adım, bir milletin kalbinde atmaya devam eden ölümsüz ritmin izidir.
“Dimdik Ayakta”, şehitliğin yalnızca bir veda olmadığını; gökyüzüne gülümseyen cesur bir ruhun, yaşamın ta kendisi olduğunu anlatır.
"Şehit olmak, sadece ölmek değil,
Ölümsüzlüğün kendisine gülümsemektir."
Ve bazen,
bir toprağın alnına düşen damla
koskoca bir milletin kalbini ıslatır.
Dersin ki kendi kendine:
“Bu kadar acı, nasıl olur da
bu kadar gururla taşınır?”
Sonra anlarsın…
Bazı yükler, insanı yere bastırmaz;
tam tersine göğe yaklaştırır.
Bir bayrak dalgalanır,
rüzgâr bile saygı duruşunda durur,
gölgesi yere düşünce
toprak bile toparlanır:
“Ben hazırım,” der, “emaneti tutmaya.”
İronidir belki ama
dünyada en çok barışı isteyenler,
savaşın ne olduğunu en iyi bilenlerdir.
Ve en sessiz çığlıklar,
en gür alkışları hak eder aslında.
Kimi zaman bir annenin gözyaşı,
koca bir destanın
en sade imzasıdır.
Kimi zaman da bir çocuğun sorusu
insanı darmadağın eder:
“Gökyüzü neden bugün daha mavi?”
Çünkü bilmez;
birileri maviyi korumak için
karanlığa yürümüştür.
Ve fark edersin aniden…
Aslında ölümsüzlük,
büyük sözlerde değil;
adını bilmediğimiz kahramanların
yürüdüğü o sessiz yollardadır.
İşte o yüzden,
şehit olmak sadece ölmek değildir:
Korkunun diz çöktüğü yerde
onurun dimdik ayakta kalmasıdır.
5.0
100% (18)