1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
97
Okunma
Elinde bastonu, yan pes yan pes yürüyordu İzzetpaşa Camii’nin önünde, şakolu kaymış Niyazi emmi…
Görünce hemen yanına koştum. Çünkü uzun zamandır görmemiştim bu güzel insanı.
Niyazi emmi esnaf emeklisidir. Maddi durumu iyi ama birazcık cimridir. Canı ver desen verir lakin paraya dayanamaz mübarek!
Böyle bir kusuru olsa da iyi, temiz ve güzel bir insandır. Bu yüzden sever, sayarım.
Şakacı ve şaka sever bir kişiliğe sahip olan Niyazi emmi’ye daha evvel çay ocağında kendime çay ısmarlattığım olmuştu ama yemek nasip olmamıştı hiç.
İşte tam da sırasıydı bugün.
Hal hatır sorduktan sonra, "Emmi, öğlen vaktidir, gel sana bir yemek yedireyim" diyerek kandırıp lokantaya götürdüm.
Naz etse de "Beleşi" duyduğu için kendinden emin bir şekilde geldi benimle lokantaya.
Geldi ama başına gelecekleri bilmeden.
Lokantacı tanıdığım bir insandı. İçeri girip çağırdım yanıma.
"Ehsan abi, bize iki tane bir buçuk acılı Adana at, emmi’m gelmiş" dedim.
"Tek yeterdi yav, niye zahmet edip masrafa girişin?" dedi.
Ben de, "Bir şey olmaz Niyazi emmi, canına kurban olsun senin, uzun zamandır görmemişim seni, farzet ki sen ısmarlıyorsun" dedim.
"Yine başladın ha…"
"Ben ısmarlayacaksam kalkak gidelim babam" diye mırıldanınca, "Otur otur, senin yemeğin ve çayını çok içmişim, bari bir yemek yedireyim de kurtulayım senin borcundan" diyerek teselli ettim.
Bunu duyan emmi’m zevkle yemeği beklemeye başladı.
Para ondan çıkacak diye şalgam da ısmarladım, hem de acılı!
Keyfimiz yerinde, bir yandan yemekleri kaşıklarken öte yandan eski defterleri açıp ufaktan ufaktan dokunuyorum Niyazi emmi’ye.
Bir yandan kızdırıyor, bir yandan da yemekten sonra nasıl kaçacağımı düşünüyordum.
Yemekler biter bitmez, "Kadayıf vereyim mi?" diye sordu garson.
"Tabii ki ver. Kırk yılda bir dostum gelmiş, tatlı yedirmesem olmaz" dedim.
"Ula oğlum, sende bir şey var ama çözemedim" dedi Niyazi emmi.
"Ne ola emmi?"
"Ne bileyim, çok bonkörsün bugün."
"Sıvı yağın yukarı çıkıp maaşların aşağı düştüğü bu dönemde bu kadar masraf etmen hoş değil, biraz idare etmeyi öğrensen iyi olur."
Bunu duyunca tam sırası, dedim. Telefonumu alıp bir arkadaşıma "Beni ara" diye mesaj attım.
Aradı hemen. Ben başladım polime.
"Ne, nerde, hastanede mi?" diyerek lokantacıya göz kırparak parayı alması için Niyazi emmi’yi işaret ederek tüvdüm. )))
Beş dakika geçmedi, telefon açtı.
"Nerdesin, ne oldu sana?"
"Dedim emmi, arkadaş kaza yapmış, hastaneye kaldırmışlar, benim acele gitmem gerek, sonra ararım seni."
"Hesap işi ne olacak?"
Yiyeceğim küfürleri hesap ederek, "Sen öde, ben sana veririm" diyerek kapadım telefonu.
Zavallı adam 1355 lira hesap ödemiş bizim Ehsan usta’ya. "Yemin ediyor, elleri titreye titreye ödeyip ağzında da senin için mırıldanıyordu" dedi.
Yemeyenin malını yemenin mutluluğu içinde epey bir güldüm ve sayesinde güzel bir gün geçirdim Niyazi emmi’nin.
Saygı ve sevgilerimle, kesene bereket Niyazi emmi!
5.0
100% (1)