0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
156
Okunma
Ben,
erken kırılmış bir dalım aslında.
Rüzgârın ortasında,
henüz fidan yaşımda eğildim,
ama köklerim toprağı bırakmadı.
Çocukluğum,
kırık bir oyuncak gibi kaldı sokaklarda,
ben büyüdüm,
o hep küçük kaldı içimde.
Her sabah,
düşlerimden arta kalan parçaları topladım.
Her gece,
karanlığa biraz daha sıkı sarıldım.
Hayat, çivili bir yol gibiydi ayaklarımın altında;
kanadım, tökezledim,
ama yürümekten hiç vazgeçmedim.
İçimde kocaman bir boşluk vardı,
susuz kalmış bir toprak gibi.
Yağmura muhtaç,
dokunuşa muhtaç…
Ne kadar güçlü görünsem de,
ben aslında sevilmeye aç bir adamdım.
Bir fısıltıya,
bir omza,
bir bakışa…
Sonra seni sevdim.
Öyle bir sevdim ki,
kelimeler dar geldi,
dünya dar geldi.
Bütün hücrelerim senin adını söyledi,
kanım senin için dolaştı,
nefesim sana vardı.
Gözlerinle bakınca,
yıldızların bile bana boyun eğdiğini sandım.
Sen yanımdayken,
çocukluğumun yalnızlığı sustu,
gecelerimin karanlığı ışığa bulandı.
Ama bil sevgilim:
Ben kendimden ödün vermem.
Çünkü adam olmak,
yara alsan da dimdik durmaktır.
Düşsen de tekrar ayağa kalkmak,
ihaneti kendine yakıştırmamaktır.
Karakterim,
bu yolda taşıdığım en ağır,
ama en kutsal yük oldu.
Sevda dediğin şey,
bir ateş değil yalnızca;
yanarken kül etmeyen,
yanarken yeniden doğuran bir ateştir.
Sevda,
beklemektir bazen;
takvimin her yaprağında
bir nefes aramaktır.
Sevda,
zamanı paramparça eden sabırdır.
Elveda ile merhabayı
aynı anda söylemektir.
Şimdi biliyorum:
Çocukluk yalnızlık demekti,
gençlik bir sınav,
ama aşk…
aşk, varoluşun ta kendisiydi.
Benim adım bu hayatta belki unutulur,
ama kalbimin söylediği asla:
İşte sevda budur,
işte yaşam budur,
işte ben böyle bir adamım.
Zaman TÜNELI
16 Ağustos 2025
5.0
100% (2)