Gurbette sevdiğim gonca bir güldü.
Daha koklamadan soldu dediler.
Ben ona aşkımı söylememiştim.
Duyunca gözleri doldu dediler.
Artık feryadımı dinlesin çöller,
Uyusun vadiler, sahralar, göller.
O gül dudaklar, pembe yanaklar.
Daha koklamadan soldu dediler diye türkü okuyacak Seyfettin Abe,
Sende dayanacaksın, he?
Var git işine Nizamettin Abi!
Bu akşam ay yay gibi olmuş.
Duygularım çok kabarık.
Uğraşamam seninle.
Malum Ramazan ayındayız.
Dur çıksın, yine gelelim eskisi gibi bir araya.
Oturalım kıçına s…ğım topalın mekânında.
Sen söyle, ben doya doya içeyim.
Yıkılsın, dem demeden düşen kulaksız!
Hurdacının Yaşar gelsin aklımıza.
Halis Yıldız!
"Ti bemir," derken yarım yamalak Kürtçesiyle…
Uçurtması kırılan çocuk sokulsun yanımıza.
"Abi, siz burada ne yapıyonuz ba?" diyerek.
Murat
Coşkun
Ali
Ferhat
Özcan
Arasında olmadan fark!
Ben sevdiğim kızı edeydim hayal,
Sen asılaydın bir uzun hava.
Niye inkâr ettin, sevmedim diye
Kapıdan geçerken el etmedin mi
Helkeler kolunda suya giderken,
Çeşmeye gel diye el etmedin mi?
O ince beline kemer bağladım.
Kapının önünde oturup ağladım.
Yarın bayram diye kına yolladım.
Bayramım karalı, sen etmedin mi diye…
Koy öleydim, yeniden doğaydı analar bir Seyfettin!
Sende bana zulm etme hayat!
Çık git hayatımdan.
Yere girsin, dünya da dünya malı da.
Ben eskiyi özledim.
Eski Türkiye’mi ve eski Türkiye’de yaşayan o güzel, o mutlu, o duru, o çalışkan insanlığı!
Ayrıştırmanın ve Türkü okuyanların kötülüklerinin olmadığı ülkeyi, Hülya!
Saygı ve sevgilerimle.