11
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
653
Okunma
Kuşatılmış bir şehir sanki
Tanıyamadım seni birden
Oysa çatık kaşlıydı kaşların
Kuyruk sırası beklerdi fırınların
Ne olmuş sana böyle..
Daha doğmadan ölüyor kelebekler
Annesinin memesini emmeden bir yavru kedi eziliyor ayaklarında
Ne oldu sana ..
Yaban bir kuşatma sanki
Evlerin penceresinde camları tırmalayan çocuklar,
Elleri kolları bağlı çığlıkları duyuyorum
Demir kapılar vurmuşlar insan üstüne
Açık ceza evi kurmuşlar bu şehrin merkezine.
Pijama giymiş balkon pervazları
Bir sinyal sesi duyulmayan aklı uyutan
Kuşatılmış bu şehir..
Sanki içimde bir ben daha var
Beni yöneten..
Aklımı başıma getiren
...
Büyüttüler seni keşke
Hep küçük kalsaydın
Köşe başında duran ,
kerpiç evin yanında olsaydı bilek taşı
Kör bir bıçak kesti yüreğimi
Tanıyamadım seni
..
Çıban istilası sanki
Dağları kesiyorlar
Orman gibi
Çığlık çığlığa bulutlar
Gök yere karışacak
Ondan korkarım
Varlık içinde yokluk istilası sanki
Ne bu zenginlik sende
Babadan kalma ceviz ağacın
Sahi nerede?
Bir vakit gelmiş , geçmiş
Anlaşılan iyi bir yaban rüzgarı
Bütün hayatımızın üzerinden
Silindir gibi ezip geçmiş
Estetik bir operasyon geçirmiş
Gibi herşey sahte
Dil bana yabancı
Şehrim bana yabancı
Çamurlu bir halı serilirdi sokaklara
Yağmur yağdığında
Çizmesi delik çocuklar oynardı
Şemsiye uçuran rüzgârlar
Yerini fırtınaya bırakmış
Dön bir arkana bak
Ayak izleri kimlerin kalmış
Tarih ne için savaşıp
Gençliğini bulutlara asmış
Ayşe caniberk
Gümüş kalpler
5.0
100% (20)