0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
745
Okunma

Ben doğarken bir ana doğurmuşum,
Babamın kulağına ismini fısıldamışım.
Saatler çok yorgunmuş uyuya kalmış
Dünyanın kapısı çalınmış erkenden
Bir tıkırtı duyulmuş âlemin boşluğunda
Filiz açmış, ötelerden üflenen bir ruh
Paspasın altındaki anahtarla açılmış
İlk düzensiz nefesimin vernikli kapısı
Daha ana karnında öğretilmiş bir aşkla
Çok geçmeden seni sevmişim;
Ondan sonrasını hatırlamıyorum
Kimi rivayete göre o gün ölmüşüm
Kimi rivayete göreyse hala yaşıyormuşum.
Sen arkana bakmadan gittiğin günden beri
Evsiz barksız ve sahipsiz kalmış hüzünlerimin
Derme çatma, viraneye dönmüş eviydi yüreğim.
Gece karanlığı gözlerimi kapatırken elleriyle
Tıpkı yolda kalmışların ağırlandığı bir köy evi gibi
Zihnimin ücra köşelerinde hep seni ağırlıyordum.
Kromozomlarımdaki eşit olmayan dağılımların
Pişman bir rüzgârla zihnime taşınmasıydı aslında
Seni bu denli özlememe yol açan biyolojik sebep.
Bir türlü iflah olmayı beceremeyen sevmelerimin
Ruhuma attığı sancılı dikişlerin izleriydi gözlerin
Doktorlar söylemeden bile anlaşılıyordu zaten;
Gözlerinin tüm bağışıklık sistemimi çökerttiğini.
Halbuki yontma taş devrinin yontulmuş uykularında
Primitif çağların görülen ilk düşüydük biz.
Hatırlıyorum o günü
Sineme düşürdüğün kıvılcımın tesiriyle
İlk ateşi de ben bulmuştum.
O gün kıtaları ikiye ayırmıştık;
Sen bana karşı soğuk bir Antarktika oldun
Ben ise bir ömür senin için yanan Ekvator.
Sen gittikten sonra yüreğim;
Kanunsuz bir aşkın miting alanı gibi oldu
Ne kadar acı varsa bir araya geldi bu meydanda
Bütün korsan düşlerim toplanıp seni çağırdı
Kalbim bir jop gibi suratıma çarptı hatıralarını
Barut kokusu alıyor sanki yüreğimdeki ateş
Düşüp öleceğim bir kaldırımın kenarında.
Rahminde daha doğmamış ağıt saklayan kadınlar,
Oturup ağıtlar doğuracaklar yitip giden gençliğime
Öldüğüme belki bir tek kelebekler sevinecek
Kendilerinden daha genç ölenler de var diye…
5.0
100% (2)