1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
998
Okunma

o toprak dönemeçte kayboldu
bir tepeciği tırmanıp, keseden önüne çıkmak istedim
bir taraftan da can havliyle avazım çıktığı kadar
bağırmaya devam ediyorum “Güüüllll!!!”
kuru bir dereyi geçeyim derken
karşıya atlayınca bastığım taş!
kösele tabanımın altında döndü
sürtünerek aşağı kaydım
dizlerim ellerim parçalandı
ben hâlâ aynı kaygıyla bağırdım
“Gül!”
çaresiz siğim siğim ağlamışım..
sanki uçarak geldi;
tepemde peyda oldu
ne zaman dereye indi
acı duymayı bekledim..
ya da hiç değilse ayağım kırılmalıydı
sanki bu dağ başında başkasının gelmesini bekliyormuş gibi
naçar başka taraflara baktım..
kendisini gördüğüme sevindiğimi bilmemeliydi
“-deli!” dedi
kırılmış gibi nazlandı
“-valla gelecektim” diye gönlümü aldı
..
“durakta beklersin sandım”
elimden alıp şalını
“-iyi ki rastlamış, getirmişsin
şalla sardım..”
düşmem ne iyi oldu
?
ne zaman gelmişiz bunca yolu
başını sol kolumun altına sıkıştırdı
yüklendi ağırlığımı
belimden tutup çekerek
koşarak geldiğimiz yolu sekerek
sarılmış, sevişir vaziyette..
mahcubiyetler içinde..
dokunmaktan imtina ederek
birlikte seke seke..
“-yaslan” dedi, ne gam sevişilmemiş!
sakatlandığıma mutlandım
insan nelere şükredermiş
ne dualarımız varmış tanrım
acılar içinde sunulan;
mutluluk? an be an yaşanılan
yıldız yıldız.. sevinçler içinde gözlerinde
boğazında çıkmayan sesi..
dudakları, yüzü ağlamaktan şişmişti..
hâlâ muzırlık peşinde
“-neden indin” “çatlak” diyorum
“-geleceğini biliyordum”
“ama inmek aklıma gelmemişti ki”
“-seni “arkadaki arabayla geliyordur, görür-iner” diye,
kasabaya gelmeden indim”
?
“-evime gitmeden seni bir kere daha göreyim”
“-çatlaakk ben aynı arabadaydım” dedim
hafifçe başını döndürdü
gömlek cebimden öptü
daha bir sarıldık, bir daha
daha çok vardı yola
5.0
100% (2)