1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
889
Okunma
“Hakim Bey’in Önünde”
Avamir’in kalbi, mahkeme salonunun soğuk taşlarında ritimsizce çarpıyordu. Anason kokusu hâlâ dudaklarında, kırmızı ruju geceye düşen yıldız gibi hatıralarında parlıyordu. Gözleri, Hakim Bey’in gözleriyle buluştuğunda, geçmişin hançer gibi saplanan anıları yeniden canlandı.
Aşk yaşanmıştı. Tutku dolu, aykırı, çılgın bir aşk… Ama Avamir suçlu bulunmuştu; suç, belki de kalbinin dürtüsüne karşı bir cezaydı. Yarım kalan sevdanın ağırlığı, her bakışta ve her sessizlikte içinde yankılanıyordu.
Hakim Bey sessizce onu dinliyordu. Avamir, her sözünü tartıyor, her nefesini hatırlıyordu; alkollüydü o gece, hatırlamıyordu tüm detayları ama kırmızı rujlu hatıra, gecenin en keskin izi olarak kalmıştı. Her yudumda, her nefeste suçunu hatırlıyor, suçluluk ve özlem arasında gidip geliyordu.
Gelme dememişti Hakim Bey’e; çünkü mahkeme salonu, aşkın ve suçun aynı anda yargılandığı bir tapınak olmuştu. Anason kokusu, sessizlikte bir tanık gibi duruyor, kırmızı ruj ise suçun ve arzunun sembolü olarak parlıyordu. Avamir anladı: bazı suçlar kalpten işlenir, bazı suçlar ise yalnızca aşk uğruna katlanılır.
Ve o an, Avamir’in içindeki serseri ruh fark etti ki, aşkın bedeli ne olursa olsun, hatıralar silinmeyecek; suçluluk bile tutkuyu bastıramayacaktı. Mahkeme salonu sessiz, Hakim Bey kararlı, Avamir mahkûm… ama aşk hâlâ özgürdü; gecenin ve anasonun kokusunda, kırmızı ruju hatırlatan bir yankı olarak yaşıyordu.
Mahkeme salonunun havası, nefeslerin çarpışmasıyla doluydu. Avamir ayakta, Hakim Bey karşısında… Ama bu bir mahkeme değil, bir sahneydi; salon, ışık ve gölgeyle dans eden bir tiyatro sahnesine dönüşmüştü. Avamir’in her hareketi, her nefesi, geçmişin kırmızı rujlu hatırasını çağırıyor, izleyicisiz bir oyun gibi yankılanıyordu.
Hakim Bey sessizce oturuyor, sadece bakışlarıyla yargılamıyordu; gözleri bir deniz gibi dalgalanıyor, Avamir’in suç ve aşk dolu ruhuna bakıyordu. Avamir konuşmaya başladı, ama sözleri değil, bakışları konuşuyordu: anason kokusunu, kaybolmuş geceleri, yarım kalmış öpücükleri, her yudumda hatırladığı aşkı anlatıyordu.
Sahne değişiyor gibiydi; mahkeme masası bir tabureye dönüşüyor, kadehler birer sembol, kırmızı rujlu hatıra bir perde… Avamir’in suçluluğu ve arzusu, izleyen görünmez kalplerde çarpıyor, her sessizlik bir çığlık gibi yankılanıyordu. Alkollü gece, unutulmuş zaman, her an yeniden canlanıyor, adeta bir şiir sahnesi gibi salonu dolduruyordu.
Hakim Bey ayağa kalktı. Sesi bir tokat gibi değil, bir şiir gibi düştü havaya: “Suçun bedeli yalnızca kalpte taşınır, Avamir. Ama aşkın gücü, mahkûmiyetin ötesinde kalır.” Avamir bir an durdu; mahkûmiyetin ve özgürlüğün iç içe geçtiği bu sahnede, suçun ve arzunun çizgileri siliniyordu.
Ve o an, Avamir fark etti: Bu aşk, ne mahkeme ne suç ne de zaman tarafından ölçülemezdi. Her bakış, her sessizlik, her anason kokusu, kırmızı ruj ve unutulmaz bir gecenin yankısı, onun içsel tiyatrosunda sonsuza dek sahneleniyordu.
Salon karardı, ışıklar söndü, ama Avamir’in kalbinde sahne hâlâ yanıyordu. Hakim Bey’in sessiz bakışı, kırmızı rujlu anı ve anason kokusu, mahkeme salonunu aşmış, şiirsel bir ölümsüzlüğe dönüşmüştü. Suçlu olabilir, mahkûm olabilir ama aşk, sahnede özgürce yaşıyordu.
Gayrı meşhur sevda bu, Hakim Bey,
Anason kokar dudaklarıma her gece, ey!
Velhasıl, alkollüydüm, hatırlamam pek,
Tek kalan hatıra, kırmızı rujlu o tek.
Gözlerin bir hançer, saplandı yüreğime,
Yarım kalan aşkın adı düştü dilime.
Bir yarısı benim, diğer yarısı meçhul,
Ayakta duramayan kalbim, daldım derviş kulağına.
Dedim ya, alkollüydüm, unuttum zamanı,
Başım döner güzelliğinden, efsunladı anıları.
Gözlerin bir büyü, sarar sarmalar beni,
Duygular darmadağın, sessizce çığlık atar gece.
Gelme demem sana, Hakim Bey,
Yalnızlığımın en koyu köşesinde bekleyeyim.
Anason kokusu, dudaklarımda saklı,
Kaybolan sevdamda adını haykırayım.
Şikayetim var, bilmezsin elbet,
Gayrı meşhur sevda bu, Hakim Bey, benzet.
Sokaklar sensiz, soğuk ve karanlık,
Biraz sarhoş biraz mahzun, gönlüm sana tanık.
Yalpalıyor bedenim, senden yana hırçın,
Aklımın köşesinde hep sen, silinmez izin.
Kırmızı rujun, geceye düşen yıldız,
Senle geçen anlar, sızlayan bir sır.
Her yudumda senden, her sigarada iz,
Bensiz kaldın Hakim Bey, gönlümde gizli kriz.
Gelme demem sana, Hakim Bey,
Yalnızlığımın en koyu köşesinde bekleyeyim.
Anason kokusu, dudaklarımda saklı,
Kaybolan sevdamda adını haykırayım.
5.0
100% (2)