3
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
923
Okunma
“Gölgenin Mabedi”
Avamir, geceyi yalnız yürüyerek geçiriyordu. Şehrin ışıkları, sokak lambaları bile bu karanlıkta bir anlam ifade etmiyordu; gölgeler çoktan öldürülmüş, yerlerini sessizliğe bırakmıştı. Sigarasından yükselen duman, kaybolan benliğinin izlerini taşıyor gibiydi. Her nefeste, bir parçanın daha yok oluşunu hissediyordu.
Karanlık sokaklarda yürürken, kulaklarında hâlâ yankılanan sesler vardı; sessiz sevişmeler, eski anıların ruhunu kemiren fısıltılar… Ama içinden hiçbir ses çıkmıyordu; saygıyı hak etmeyen geçmişe seslenmek, boş bir çabaydı. Avamir, kendi bedenine ve ruhuna bakarken, bir katil gibi acımasız ve boşalmış hissetti; akıl, benlik, varoluş… hepsi uçurumun kıyısında sallanıyordu.
Ve sonra anladı: sırasını bekliyordu. Ruhsuz beden, kollarına düşmek için hazırdı, ezelden beri varoluşa ait bir parça olarak, birleşmeye hazır. Avamir, geçmişin yükünü bedeninde taşıyordu; kırgınlıklar, öfke, hasret… hepsi birer hediye olarak saklanmıştı bir yerlerde, belki bir gün, doğru ellerde açılacak.
Bir yokuşu tırmanıyor gibi, her adımı ölümün ve yeniden doğuşun kıyısındaydı. Tüm varoluş, bir kutsal kadehte birleşmek üzereydi ve Avamir’in görevi sadece beklemekti. Ölümle yaşamın, kayıpla arzunun, geçmişle geleceğin birleştiği o mabede doğru yavaşça ilerliyordu.
Gölge öldürülmüştü; artık gölgelerin arasında değil, şairlerin mabedindeydi. Sessizlik kutsal bir tören gibiydi; düğünler ve yas, aynı anda var oluyordu. Avamir biliyordu: burada, gölgeyle yüzleşmek, kaybı kabullenmek ve affı dilemek, gerçek özgürlüğün ilk adımıydı.
Ve yürüdü… Sessiz, kararlı ve derin bir teslimiyetle. Gölgeler ölüydü, ama mabedin kapıları hâlâ açıktı. İçeride, şairler bekliyordu; kelimelerin ve sessiz duaların birleştiği yerde, Avamir kendi varoluşunun kutsal kadehini bulacaktı.
Gölge öldürüldü,
Sigaramın dumanında kaybederken benliğini.
Sessiz sevişmeler,
Kulaklarımda ağır ağır yankılanır;
Yankılanır da saygıyı hak etmeyecek ruhuna
Seslenmek gelmez içimden.
Saygınlığını yitirmiş bedenim,
Akıl sağlığını yitirmiş bir katil gibi;
Ölüme aç, kana susamış,
Uçurumun kıyısında, bir daha düşlerim.
Sırasını bekler,
Kollarına düşmek için ruhsuz bedenim.
Ezelden beri varoluşa,
Kuğulu görünen içtenliğimle
Seninim artık.
İster manda ve himaye ile sömür bedenimi,
İster bir sanat eseri gibi yarat beni;
Mumyalanmış bir Firavun gibi,
Sök kalbimi yerinden,
Bütün kinini akıt bedenime.
Gelmeyecek yolcunun yokuşu gibi,
Dik olsun mezarımın taşları;
Belki sana açılır,
Tümülüslerin bütün kapıları.
Bulursan eğer,
Bir daha beni yeni hayatımda,
Sana sakladım hediyeler,
Geçmişteki rüyada.
Birleşti varoluşlar kutsal kadehde,
Şarabı yudumlamak sana düşer elbette.
Nankörlük etme,
Gel gir toprağa,
Seni Var edene affını dile.
Törenler düzenlensin,
Düğünler edilsin;
Gölge öldü ezelinden,
Bunu herkes bilsin.
Gölge öldürüldü,
Bunu bilmeyenler işitsin.
Gölgelere karıştık,
Gidiyoruz şairlerin mabedine.
Dostlar, bizi dilden düşürmesin.
5.0
100% (3)