9
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2819
Okunma

.
ne zaman
bir sazın teli
“anam” dese inilese
dertli dertli
ne zaman
bir yanık türkü duysam
düğünlerde bile söylense
oynatmayan
başları bir o bir bu yana yaslatan
başı öne eğdirip, gözleri dolduran
yanık, uzun bir türkü “ahhh” ile başlayan
gurbette olduğumu hatırlarım..
gözlerim dolar, burnumun direği sızlar
nefesim daralır
boğazıma, bir şeyler düğümlenir
konuşamam..
şuramda bir sızı
içim ürperir
bitmek bilmez bir ağlama nöbetinde bulurum kendimi
bir türlü ağlamalara doymaz gözlerim
kanar yüreğim
ha deyince kendime gelemem
gurbeti yaşarım..
ta iliklerime kadar.….
bir gurbet türküsüdür
alır-götürür beni geçmiş yıllara
akranlarımı özlerim; çocukluğumu,
köyü!,
keçiyi-koyunu
eşeği,
öküzü,
elbirlik çekilen çilekeşliği,
hatta! köpeğimizi boğduranları,
ekinimizi güdenleri,
anımızı kakanları
bizi çekemeyenleri, hor görenleri,
beni oyuna almayanları, top oynarkan çelme takanları
tepeden bakan sözde akrabaları,
bizim oğlana kız vermeyenleri,
bizim kızı oğlanlarına layık görmeyenleri,
anamı akrabadan saymayanları
bizim iki keçiyi sürüsüne almayanları,
ziyana girdi diye
muhtara kapattıranları,…
köydeyken
en sevmediklerimi,
korktuğum köpekleri,
öldürdüğüm yeğe kedileri
kuru ekmeği,
yavan aşı
beni döven oğlanları
elimi kesen kör bıçağı,
hakkından gelemediğim işleri,
elimi ezen taşı
kesmeyen çakıyı
tahrayı
kazmayı
odun olmayan
geçit vermeyen çalıları,
kımılı, süneyi, yavsığı,
göğeni, sivrisineği
yanağımı şişiren bambılı,
parmağımı sokan akrebi
ayağıma batan dikenli çetiyi,
demir dikeni,
ulamayı, ayrığı,
kişnişi,
acımığı,
en çok da nedense sarıbaş tikeni
ulaşamadığım dalları
aç kaldığım zamanları,
çaresizlikleri,
…
bilseniz nasıl özlerim..
o hani
gönülden dilenen hayır duaları
kıvanç veren sözleri
gülümseyen gözleri
okşayan elleri
var ya
hala
o yüzleri
görmeyi
beklerim..
köyümde!
yıl 1960
oysa serinin kahramanı bu tarihten otuz yıl öncesini kastedmektedir
resim için Sayın Arif Karakurt ve Sn Fahri Altınay’a teşekkürler
5.0
100% (8)