5
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
2544
Okunma

’Postacısını kaybetmiş bir çağdayız..
Naftalin kokulu çekmeceye atılan mektuplarla çoğalıyorsun..
mektuplarla sıcaksın..Smirna kokuyorsun’..
...Adını senden alan bir dergi çıktı çok güzel bir dergi..
Dün okudum..sanırım şimdilik üç aylık periyodlarla çıkacak..
Rıza Erguvan’ın kapağa bir şiiri düşmüş görmelisin.
’Bir üzünç perdesi aralandı/Yavaştan yavaşa çırpınan
bir yürek mi ne/Kuş kanadında sanki bir fırtına/
Yağmur mu yağan,Rüzgar mı ne?/..
Fahrettin Nitter’in dediği gibi ’Bir sevecenlik sırnaşıyor/
tutup atamıyorum/
İstanbul’a sığınsam Smirna üşüyecek’
Yerin yurdun belli artık.Bu eski deyimi kullandım dergiyi
ilk elime aldığımda.Bu gün pazar.Dün akşam bir kaç arkadaş
ellerimizde dergilerimiz Mustafa ağabeye gittik..
Mustafa Ağabey henüz derginin çıktığından habersiz,telaşla
birazda sabırsızlıkla ’Çocuklar bana henüz sayfaları soğumadan
getirin emi..sıcacık olsun’demişti..Öylede yaptık..
Bize smirna’nın meşhur fesleğenlerinden almış.geçen hafta
söylemişti bunu..Eve geldiğinizde hepinize birer ikişer adet
vereceğim demişti..Öğlene doğru varmıştık eve..
Soğuk yağmurlu bir gün..Kapıyı Oğlu Alen açıyor.
Kucaklaşıp içeri geçiyoruz..İçerde kanepeye uzanmış
elinde kitabıyla sevinçle bakıyor..hızla doğrulup sarılıp öpüyor
her birimizi..Aklımda fesleğenler..birden titrek bir sesle
ağzımdan fesleğen sözü çıktı.her kes durup bana baktı..
Öyle ya Ömrünü edebiyata,güzel,yaşanılabilir bir dünya
mücadelesine adamış birine kollektif ve bağımsız çıkardığımız
dergiyi getirmişken fesleğen de neyin nesi.Öyle olmadı..O her
zamanki güleç yüzüyle ’Üşümesinler diye onları Şarköy’deki eve
yolladım pek yakında getiririm’dediğinde dehşet rahatlamış
hissettim kendimi..Yetmişini aşan bu delikanlı yalnız iyi bir
eğitimci değil,yürekli bir aydın,yiğit bir Devrimci,öğrencilerinin
deyimiyle ’illet’ bir filimciydi..Hep birlikte sobanın etrafına oturduk..
Borusuz gaz sobası gibi bir şey..ben böyle ısınmayı daha önce
hiç yaşamadım..Sobanın başında otururken neden sobayı çok
sevdiğimi düşündüm..Geçen yıl Smirna’da bir köyde sevmiştim ilkin..
Sobada çay demlenecek..Suyun kaynayan sesini duyacağım böyle..
durmadan çay içeceğim..Smirna’da o gece böyle uyumuştum..
Unutmadan bir de sabahın erken saatinde ekmek kızartmak.
Bir iki dilim.Kızarmış ekmek kokulu bir odada kahvaltı..
Bu an Kızarık ekmek kokusu ve sobada demlenen çayı özledim..
Sanırım bu gece hepimiz geç bir saatte evlerimize döneceğiz
ve ben ne fesleğenlerimi götüreceğim ne de kızarmış ekmekle
sobada kaynamış çay içeceğim..Berger’in ’Kapitalizm insanlık dışı
bir akış’ sözünü hissede hissede bu düşümden vazgeçtim..
Eve vardığımda Adını senden alan dergiyi okudum sabaha dek..
Geçen yıl bir düş kurmuştum..Evime bu düşümün ellerinden tutarak gittim o gece..
Bir Trene binsem.Tren gökkuşağı renginde olsa..Hep gitsem..
Hep gitsem..Tren dağ yollarından çok denizin etrafından yol alsa hep..
Bu dergi adını senden aldı..Düş’üm bir trenin vagonlarında çoğalıyor şimdi..
(Resmi mutluluğunla özdeşleştiriyorum)
Sevgice kal Çiğ Damlası.. Ocak 2013-
Çıt çıkmaz bir saatte
içindeki dansına ara verdi bir günce
turuncu kaplı defter çok içerledi birden
hani o Temmuz’a kırgın,sayfaları kırlangıç resimli defter
ha gayret bir umut dedi
sanırsın dile geldi sayfaları
henüz cümle kuramadan
gökyüzünden döne döne rüzgarla gelen
uzaklardan,pırıl pırıl bir ses belirdi
zaman canlı müzik kutusu olsa ne istek yapılır
neler dinlenirdi şimdi
Olduğum yerdeyim
bu evi ne çok seviyorum
lambalar kendi halinde
harfler yerli yerinde
kitaplar vefalı
senin ceplerin şiir dolu
bütün duvarlar görüntünde
ocakta her daim kaynayan su
İşte sen hep böyle harflerinle kalabalık gel
Bir buluşmaya çağrılı olsun sesimiz
Gel resim yapalım uzaktan uzağa sevdiğim
üstelik en hünersizliğimizle
bir adam çizelim ilkin
kıpkırmızı bir burnu olsun
farzetki nezle olmuş
iki siyah zeytin gözler,irisinden
etrafı gar yalnızlığında renkler olsun
dudakları titrek gelincik çiçeği
düşleri uzun boylu çizelim
saçları eldeğmemiş şehirler andırsın
sonra sen çık gel göğün kanatlarıyla
sonra sen çık gel çok yıldızlı bir gece de
ilkbaharın kokusu gibi
Benden açık denizlerde kaybolan acemi gemici yaratma
’Gururlu’ bir Cumartesi’nin coşkunluğu gibi aşığım sana
Sana Temmuz’la gelsem
Cebinde biraz gökyüzü olur mu sevdiğim
5.0
100% (14)